#

Gündem

AK Parti’den Can Atalay açıklaması

AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler, “Hukuk kuralları şahsa göre, kişiye göre, zümreye göre değişmez. Geçmişteki uygulamalarımız tatbikatımız belli” dedi.

AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nun, Anayasa Mahkemesinin Can Atalay kararına ilişkin genel görüşme önergesinin ön görüşmesini yapmak üzere olağanüstü toplanmasına ilişkin basın açıklaması düzenledi. Türkiye’nin hukuk devleti olduğunu söyleyen Güler, verilen kararlara riayet edilmesi gerektiğini daha önce nasıl hukuka uygun karar veriliyorsa bundan sonra da aynı şekilde karar verilmesi gerektiğini söyledi ve Türkiye’de kişiye özel yasa çıkartılmadığını belirtti.

“Ortada bir karar yok”

Daha önce Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvuruların ‘Hatay Milletvekili Şerafettin Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesinin yok hükmünde olduğunun tespitiyle Anayasanın başlangıç kısmıyla 2, 6, 84, 95 ve 153’üncü maddelerine aykırılığı nedeniyle iptaline ve yürürlüğünü durdurması talebinde bulunulmuştur’ şeklinde olduğunu ve bunun sadece bir talep olduğunu söyleyen Güler, “Aslında Anayasa Mahkemesi geçmiş tarihlerde buna benzer ve bu içerikteki farklı kararlar verildiği için ben bu konuda yeniden bir karar vermiyorum diyor. Dolayısıyla ortada bir gerekçesiyle beraber ve etkisiyle beraber, sonuçlarıyla itibarıyla ortada bir karar yok. Ben bu konularda, bu talep konusunda, yani milletvekilliğinin düşmesinin yok hükmünde olduğunun tespitiyle diğer Anayasaya aykırılıklarla ilgili ben karar vermeme, verilmesine yer olmadığına şeklinde bir hüküm veriyorum diyor” ifadelerini kullandı.

“Anayasamızın 85’inci maddesine açıkça aykırı bir işlem tesis etmiştir Anayasa Mahkemesi”

Son verilen karar ile Anayasa Mahkemesinin kendi içtihadını yok saydığını söyleyen Güler, “Peki bu şekliyle kararlar verildi. Bu karar ne ifade ediyor? Değerli arkadaşlar bu karar Anayasa Mahkemesi’nin kendisinden buna benzer verilen kararları maalesef hem kendi içtihatını burada yok saymış, kendi içtihatından kopmuş, hem de Anayasamızın 85’inci maddesine açıkça aykırı bir işlem tesis etmiştir Anayasa Mahkemesi” ifadelerine yer verdi.

Güler daha sonra konuşmasına şöyle devam etti: “Anayasanın 148. maddesi, Anayasa Mahkemesi kanunlarının, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi iç tüzüğünün anayasaya şekli ve esas bakımlarından uygun olup olmadığını denetler ve bireysel başvuruda kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz. Bireysel başvuruya ilişkin usul ve esaslar kanunda düzenlenir. Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapıldı. Hak ihlali kararı verdi. Ne yapması gerekiyor? Hemen şunu yapması gerekiyor; 6216 sayılı Anayasa Mahkemesi kuruluş ve yargılama usulleri kanunu gereğince 50. madde. Diyor ki; bölümler esasen kararları gerekçeleriyle birlikte ilgililere bireysel başvuru yapan ilgililere ve Adalet Bakanlığı’na tebliğ edilir ve mahkeme internet sayfasında yayınlanır. Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa ihlal ve sonuçların ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yani Anayasa Mahkemesi’nin anayasa 148, 6616, 6216 sayılı yasanın 50. maddesi gereğince ilgili mahkemeye ve Adalet Bakanlığı’na bildirmekten başka bir şey var mı? Türkiye Büyük Millet Meclisi bu bu yöntemde bir yerde duruyor mu? Yok.”

“Hukuk kuralları şahsa göre, kişiye göre, zümreye göre değişmez”

Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğunu belirten Güler, “Hukuk kuralları şahsa göre, kişiye göre, zümreye göre değişmez. Geçmişteki uygulamalarımız tatbikatımız belli. Bizim mevcut bu durum içerisinde ortada Anayasamızın 154. maddesi kapsam içerisinde somut norm denetimiyle beraber yeniden mahkeme tarafından verilmiş bir karar İstinaf ve Yargıtay süreciyle kesinleşmiş bir mahkumiyet hükmü var. Bu mahkumiyet hükmü ilgili somut norm denetimine tabi mahkemelerce kaldırılmadan yeni bir hüküm tesis edilmeden siz burada Anayasa Mahkemesi’ni sadece karar verilmesinde yer olmadığına şeklindeki bir hükmü ifade eden bir kararla hiçbir işlem tesis edemezsiniz. Dolayısıyla kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi hukuk zemininde, hukuk kuralları içerisinde bu işlemlerin yapılması için değerli” ifadelerine yer verdi.