Gündem
Büyük Zafer 102. yılında!
Mustafa Kemal Paşa, Büyük Taarruz’un ardından İzmir’de zaferi askerî ve siyasî yönleriyle anlatmasını isteyen gazetecilere önce “Bir rüya görmüş gibiyim” diyecek; ardından başkumandan ciddiyetiyle, “bir mucize gibi görünen zaferin sırları”nı tek tek anlatacaktı. Tıpkı yıllar sonra Meclis kürsüsünde yapacağı gibi…
TÜRK ORDUSU VE MİLLETİN TEK YÜREK OLDUĞU SAVAŞ
Bir var oluş savaşı, bir milletin küllerinden yeniden doğması… Yüzyıllardır süren geri çekilmenin son bulduğu savaş, toprağın kanla ve zaferle yıkandığı Büyük Taarruz’un başlaması… 30 Ağustos Başkomutanlık Meydan Muharebesi.
Kurtuluş Savaşı’nın en çetin yılıydı. İzmir, Bursa dahil birçok kent işgal altındaydı. İngilizler ve Fransızlardan destek alan Yunan ordusu, İnönü Savaşı sonrası Türk direnişini yıkmak üzereydi. Yunan askerleri, Ankara Polatlı’ya kadar gelmişti. Ankara’daki Meclis’in taşınması bile tartışıldı.
MİLLET VE ORDU KÜLLERİNDEN YENİDEN DOĞDU
Savaşlar sonrası Türk ordusunun yarısı dağılmış durumdaydı. Yunan ordusu, Afyon-Eskişehir hattında İngiliz destekli savunma hattı kurmuştu. Geçilmez deniyordu. O yıkılmaz hat, Büyük Taarruzla yok edilecekti. Gazi Mustafa Kemal, “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır,” demişti.
Türk milleti ve ordusu, Büyük Taarruza 10 ay boyunca hazırlandı. Anadolu, Atatürk’ten gelecek bir çağrıyı bekliyordu. Vatanın yükünü omuzlarında hisseden Mustafa Kemal Atatürk, o günler için şu cümleyi kağıda döktü: “Cesaret gösteren ve tehlikeye atılan kazanır. Korkak kalp daima mağlup olur.”
Dört bir yandan toplandı erzaklar. Bir çift çorap dahi olsa orduya verildi. Ya vatanı işgalden kurtaracaklardı ya da bu vatanın toprağına karışacaklardı. Kağnılar, atlar, ayakkabılar; millet, orduya canını dahi vermeye hazırdı. Köylü baltasını bile silah saydı. Bir ulus, makus talihini değiştirmek için el ele verdi.
ATATÜRK TAARRUZU NEDEN GİZLEDİ?
Büyük Taarruz 26 Ağustos’ta başlayacaktı. Ancak Atatürk, bu bilgiyi en yakınlarından bile gizledi. Harekatın gizlenmesi için futbol turnuvası bile düzenlendi. Atatürk, taarruzu Afyon’dan yapacağını açıkladı. Diğer komutanlar, harekat planına mesafeliydi. Çünkü Afyon, Yunan ordusunun en büyük kuvvet merkezlerinden biriydi. Hatta kimi komutanlar bunun intihar olduğunu söyledi.
Mustafa Kemal, Yakup Şevki Paşa’nın “Buna karar verenler tarihe karşı büyük vebal altında kalırlar,” sözüne “Korkmayın Paşam. Tarihe ve millete karşı bütün sorumluluk bana aittir,” diye yanıt verdi.
Atatürk, Yunan ordusuna en güçlü olduğu yerden saldıracaktı. Yunanlılar ise buradan taarruz gelmeyeceğine inanmıştı. Büyük Taarruz için seçilen gün de rastgele bir gün değildi. Büyük Taarruz’un yapılacağı gün, Türklerin Bizanslıları yenerek ilk kez Anadolu’ya girdikleri 26 Ağustos 1071 Malazgirt Zaferi’ydi. Taarruz, bir strateji ve kurt kapanı planına göre yönlendirilecekti.
BÜYÜK ZAFER İLE ZİNCİRLER KIRILDI
Ses çıkmasın diye atların nallarına bezler bağlandı. Geçilen toprak, iz kalmaması için ağaç dalları ile kapatıldı. Ağır topların geçeceği yollar düzeltildi. Dar geçitlere yol yapıldı. Birlikler sadece gece yolculuk edecekti. Işık da kullanılmayacaktı. Ordu, Yunan keşif uçaklarına görünmemek için elinden geleni yaptı.
Herkesin Ankara’da sandığı Mustafa Kemal Paşa, Fevzi Paşa ve İsmet Paşa, orduların başında cephedeydi. Ordu, Kocatepe’deydi. Kocatepe, Türk ordusunun bütün sahaya hakim olmasını sağlayacaktı. Saat gece 4’tü. Asker taarruz emri için tetikte bekledi ama her tarafı sis basmıştı. Sis o kadar şiddetliydi ki, güneş görülmüyordu. O sis, o kritik dakikalarda bir anda ortadan kayboldu ve taarruz başladı. Fevzi Paşa komutasındaki toplar, o sessizliği bıçak gibi yırttı.
TOPRAĞIN KANLA VE ZAFERLE YIKANDIĞI GÜN
26 Ağustos sabahı Yunan ordusu neye uğradığını şaşırdı. Savunma hatları çökertildi. Afyon’daki Yunan ordularının koğuşlandığı tepeler birer birer alındı. Piyade birliklerinin taarruzu sayesinde kısa sürede Tınaztepe, Belentepe ve Kalecik bölgeleri ele geçirildi. Ancak önemli bir tepe, büyük mücadeleye rağmen geri alınamadı.
Savaş alanı, büyük kahramanlıklara sahne oluyordu. Çiğiltepe’yi ele geçirmekle görevlendirilen 57’nci Tümen Komutanı Miralay Reşat Bey, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal’e tepeyi yarım saat içinde ele geçirmek için söz verdi. Ancak sözünü yerine getiremeyince tabancasını şakağına dayayarak intihar etti. Ne var ki, bu kahramanın intiharından kısa bir süre sonra Çiğiltepe, Türk askerleri tarafından ele geçirildi.
TÜRK ORDUSU YUNAN ORDUSUNU İZMİR’DE DENİZE DÖKTÜ
Savunma hatları geçilmez denilen Yunan ordusu, aslında bir günde dağıldı. Afyon’a giren Türk ordusu durmuyordu.
28 Ağustos’ta Dumlupınar’da savaşın en kritik aşamalarından biri yaşandı. Türk ordusu, Büyük Taarruz sonucu 13 bin şehit ve gazi verdi. Bu sayı, Yunan ordusunda ise 100 bindi. Savaşın sonunda Yunan askeri güneye kaçmaya devam etti.
Mustafa Kemal Paşa, Yunan komutana “Hacı Anesti, gel de ordularını kurtar,” diye sesleniyordu. Ordular, Mustafa Kemal’in “İlk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!” emri doğrultusunda durmadı. Bu emir doğrultusunda İzmir’e ilerleyen ordu, 1 Eylül’de Uşak’ı, 2 Eylül’de Eskişehir’i, 6 Eylül’de Balıkesir ve Bilecik’i, 7 Eylül’de Aydın’ı, 8 Eylül’de Manisa’yı geri aldı. Yunan komutan Trikupis da Uşak’ta esir alındı.
9 Eylül’de İzmir’den Yunan bayrağı indirildi, göndere şanlı Türk bayrağı çıkarıldı. Atatürk, Nutuk’ta 30 Ağustos zaferi ile ilgili şunları yazıyordu: “Bu harekât, Türk ordusunun, Türk zabitan ve kumanda heyetinin yüksek kudret ve kahramanlığını tarihte bir daha tespit eden muazzam bir eserdir.”
ZAFER BAYRAMI KUTLU OLSUN
Büyük Taarruz ile millet özgürlüğüne kavuştu. 30 Ağustos, Türk tarihinin önemli dönüm noktası oldu. Yüzyıllardır süren geri çekilme, zaferle son buldu. Bu zafer, ordu ve milletin tek yumruk olduğu var olma mücadelesiydi. Türk halkı, bir yıl sonra Cumhuriyete kavuştu.
kaynak: CNN TÜRK
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir Giriş