#

Spor

Şenol Güneş: “Futbolun özünü korumalıyız”

Trabzonspor Teknik Direktörü Şenol Güneş, futboldaki değişimlere dikkat çekerken, “Futbolda değişiklikler oluyor ama özünü bozarsanız tadını da kaybedersiniz” dedi.

Trabzonspor Teknik Direktörü Şenol Güneş, bordo-mavili kulübün dergisine röportaj verdi. Güneş, futbolun özünün bozulmaması gerektiğini belirterek, “Futbol, tarihi boyunca çeşitli değişikliklere uğradı; maç sayıları, kurallar ve saha ölçülerindeki düzenlemeler bunun örnekleridir. Ancak temel ilgi odağı olan özünü korumak, futbolun tadını bozmamak adına büyük değişikliklerden kaçınıldı. Günümüzde ekonominin ön planda olduğu futbol, izleyenler için hala bir oyun, eğlence ve ortak alan olma özelliğini sürdürüyor. Ekonomik sorunlar nedeniyle Türkiye’de futbol seyircisi azalmış olsa da Avrupa ülkelerinde tam tersi bir durum gözlemleniyor. Almanya ve İngiltere gibi ülkelerde statlar, ailelerin bir araya gelip keyif aldığı, dostluklarını pekiştirdiği alanlar haline geldi. Buna karşılık Türkiye’de ekonomik sıkıntılar, seyirci sayısındaki düşüşlere ve futbolun marka değerine zarar veren olumsuzluklara yol açıyor. Futbol, teknolojinin yardımıyla adalet ve kurallar açısından daha iyi bir noktaya taşınmaya çalışılıyor. Ancak bu süreçte teknolojinin hatalı kullanımı güven duygusunu sarsabiliyor. Ayrıca futbolun akıcı keyfini bozabilecek noktalara dikkat edilmesi gerekiyor” dedi.

“Kazanmak için her şey mübah derseniz hata yaparsınız”
Her zaman güzel oyun ve iyi bir sonuç istediğini söyleyen deneyimli teknik adam, “Ben de güzel oyun, iyi sonuç istiyorum. Güzel oynamadan kazandığınız zaman zaten doğru oyun olmuyorsa, sonrasında kazanma şansınız da az olacaktır. Dolayısıyla birbirine bağlantılı. Şunu söyleyeyim; çocuk da olsanız, bir oyun da oynarsanız, bir iş de yapsanız sonunda kazanmak istersiniz ama kazanmak için her yol mubah derseniz, hata yaparsınız. Mesela bir işimiz var ama bunu tesadüfen götürüyoruz. Ne kadar götürürüz? Ama doğru işleri, ilkeleri, prensipleri, çalışmaları yerine koyup gelişimini sağladıktan sonra sahaya çıktığınız zaman kazanma oranınız yükselir. Kazanamazsanız bile işinizi doğru yapmanızın huzuru olur sizde. Sizden de beklenen şey zaten yeteneğinizi, karakterinizi ortaya koymak. Siz de vicdanen rahat olursunuz. O yüzden bu yaptıklarınızı karşılayan müsabakayı kaybetseniz bile ‘Ben bir şeyler ürettim, alamadım, daha çok çalışmalıyım’ dersiniz. Bir de sonuç iyi gelirse doğru işler yaptığınızda, o zaman daha çok tatmin olursunuz, mutlu olursunuz. Doğru işler yaparak hedefe gitmelisiniz. Oyuncularıma her zaman en iyisini hedeflemelerini tavsiye ediyorum. Bir hedef belirlemek ve ona ulaşmak yeterli değil; önemli olan bu başarıyı sürdürülebilir kılmak. Futbolcuların yeteneklerini ortaya koyması, karakterlerini göstermesi ve izleyicilere keyif verebilmesi bu sürecin ayrılmaz bir parçası” ifadelerini kullandı.

“Hiç bir zaman tükenme diye bir şey yok”
Şenol Güneş, bugüne kadar finallerde kaybetmiş olsa da hiçbir zaman tükenmişlik hissine kapılmadığını vurgulayarak şunları söyledi:
“Her gün yeni bir başlangıçtır ve her maç, yeni bir mücadele fırsatıdır. Hayatın her alanında olduğu gibi futbolda da başarısızlıklar ve engeller karşısında pes etmemek, yeni yollar bulup heyecanla ilerlemek gerekir. Yıldız oyuncular sadece bireysel becerileriyle değil, etrafındaki oyuncuları da yükseltebilme yetenekleriyle öne çıkar. Birlikteliği sağlayan, yolu açan, yönlendiren, yol veren, rehberlik yapandır. Bizde sıkıntı o yani. ‘Ben işimi yaptım, bana eyvallah’ diyemezsiniz veya tam tersine, ‘O yapamadı, ben de o yüzden yapamadım’. Bunlar hep mazerettir. Mazeret buldukça kendinizi törpülersiniz, eksik kalırsınız. Mademki bu işi yapıyorsunuz, en iyi olmaya çalışmalısınız. Günümüz için söylüyorum, Messi, Ronaldo oraya kolay gelmedi ki. Bugün hala oynuyorlar. Herkes ‘Ne paralar kazanıyorlar’ diyorlar. Hayır, adam değer kazanıyor. Değeri para yapıyor, parayı değer yapmıyor. O parayla değerini artırmıyor, var olan değerini paraya dönüştürüyor. Her gün hayata yeniden başlamak lazım. Yeniden mücadele etmek ve içimizdeki değerleri dışarı çıkarmaya çalışmak gerekir.”

“Heyecanım aynı şekilde devam ediyor”
90’lı yıllarda teknik direktörlüğe başladığındaki heyecanla bugün arasında fark olmadığını aktaran Güneş, “O dönemdeki hırsım ve tutkularım aynı şekilde devam ediyor. Ancak zamanla bilgim, sabrım ve hoşgörüm arttı. Hatalar yapmam normal, kaybettiğimde ya da kazandığımda geriye dönüp ‘Şunu yapmalıydım’ demiyorum. Her şey bir deneyimdir ve her maç bir fırsattır. Geçmişteki zor dönemler, sakatlıklar ve sıkıntılar beni daha da güçlendirdi. Bugün de aynı heyecanla, aynı hedefle çalışmaya devam ediyorum. Başarı, bir hedefi yakalamakla bitmez, onu sürdürülebilir kılmak önemlidir. Her gün yenilenmeli ve yeni bir yol haritası çizerek, coşku ve bilgiyle ilerlemelisiniz” açıklamasında bulundu.

“Bende kin, nefret, intikam duygusu yoktur”
Sahada anlık tepkilerin normal olduğunu belirten deneyimli çalıştırıcı, “Özellikle bir gol kaçırılınca veya beklenmedik bir hayal kırıklığı yaşandığında. Ancak ben sonrasında üzülmem ve üstünde durmam. Gerçekten affederim, ama unutmam. Bende Kin, nefret, intikam duygusu yoktur. Bir kişi hata yapmışsa, ben niye onun hatasını affetmeyeyim? Ben kendi hatamı üzülerek kabul ederim ama başkasının hatasından sorumlu olmam. Eğer kişi hatasını fark ediyorsa, sorun yoktur, ilişkiler devam eder. Ama sürekli aynı hatayı yapan birine şans vermem. Herkes hata yapabilir, önemli olan bunlardan ders almak ve vicdanen rahat olmaktır. İnsan önce kendine hesap verir, rahat olur. Ondan sonrası kolay” şeklinde konuştu.

“Eleştiri güzeldir ama hakareti asla kabul etmem”
Eleştirilerin sporun ve yaşamın doğal bir parçası olduğunu ifade eden Şenol Güneş, “Eleştiri güzeldir ama hakaret asla kabul edilemez. Eleştiriler her zaman olacaktır. Çünkü bir iş yapıyorsak eleştirileceğiz. Ancak eleştirinin yapıcı olması gerekir; hakaret, doğru bir eleştiri değildir. Eleştiriyi seviyorum, çünkü doğru bir eleştiri bana yeni bir bakış açısı kazandırabilir. Fakat hakaret ise sadece kişinin kendi yanlışlarını gösterir ve buna muhatap olmam. Eleştirinin amacı doğru yolu göstermek olmalıdır. Eğer eleştiri adil ve yapıcıysa, bundan faydalanırım. Ancak günümüzde eleştiriler çoğu zaman haksız, kişisel hale geliyor. Sağlıklı eleştiriler, sakin ve kontrollü bir şekilde yapılmalı, aksi takdirde bu bir kavga olur, eleştiri değil” diye konuştu.

“Futbolculuk ve antrenörlük kolay işler değil”
İşi yaparken de, özel hayatında da aynı kişi olduğunu vurgulayan Güneş, “Tabii ki Trabzonspor teknik direktörüyüm, bu bir sorumluluk. Ama ben hala sade bir insanım, farkım yok. Ailem de bu durumu çok özverili bir şekilde kabul etti, yıllarca bu hayatı yaşadılar. Zorluklar olsa da, bu mesleğin gereklilikleri bunlar. İnsan sürekli olarak grubu, oyuncuları, camiayı düşünerek hareket etmek zorunda. Futbolculuk ve antrenörlük kolay işler değil. Sadece yetenekle olmuyor, büyük aşamalardan geçmek gerekiyor. Bazen çok yetenekli oyuncular, doğru fırsatları değerlendiremiyorlar, kendilerini elemiş oluyorlar. Zamanla, zorluklara katlanmayanlar başarısız oluyor. Benim de zamanında çok zorlu aşamalardan geçerek geldiğim bir yolum vardı. Yetenekli ama potansiyelini kullanamayan çocuklar olabiliyor ama önemli olan, ne kadar mücadele ettikleri ve ne kadar istekli oldukları. Onlar kendi yolunu seçiyor, kimse kimsenin elinden tutmaz” ifadelerini kullandı.

“Bu şehre sadece futbol alanında katkı yapmadılar”
Trabzonspor Teknik Direktörü Şenol Güneş, Ahmet Suat Özyazıcı ve Özkan Sümer’le birlikte çalışmanın kendisi için büyük bir gurur olduğunu belirterek, “Onlarla olan fotoğraflarımı gördüğümde, o dönemin değerini ve önemini bir kez daha anlıyorum. Hem futbolculuk hem de teknik direktörlük anlamında Trabzonspor’a büyük katkılarda bulundular. Özkan abi ve Ahmet Suat abi, sadece Trabzonspor’a değil, şehre de çok şey kattılar. Sosyo-kültürel alanda da büyük işler yaptılar, gençlere ve ailelere örnek oldular. Onların döneminde çok büyük imkansızlıklar vardı ama buna rağmen hem futbolculuk hem de antrenörlük hayatlarında büyük başarılar elde ettiler. Özkan abi Maçka’nın köyünden gelip şehre, sonra Galatasaray gibi büyük kulüplerde görev aldı ve tekrar Trabzon’a geri döndü. Suat abi de şehre, Trabzonspor’a ve futbola kattıklarıyla örnek oldu” değerlendirmesinde bulundu.

“Boş zamanımda yine futbolu düşünüyorum”
Boş zamanda da olsa futbolu düşünmekten başka bir şey yapmadığını söyleyen Güneş, “Boş zamanlarımda aslında futbolu düşünmekten hiç vazgeçmiyorum. İdmana katıldığımda ne yaptığımızı değerlendirir, bir sonraki gün için neler yapacağımı planlarım. Dinlenmeye çalıştığımda bile yürüyüş yaparken çalışıyorum. Yürürken kafamda antrenmanları, takımın durumunu ya da bir planı gözden geçiriyorum. Evde uzandığımda da aynı şekilde iç dünyamda farklı alanlara geçiyorum ve bunları not alırım. Çevremde hiç ses yoksa, düşüncelerim bana yön verir. Bazen kağıt kalem bulamayınca bir düşünceyi unutur, sonrasında kendimle savaşıyorum. Bunun dışında, arkadaşlarla vakit geçirmek ve yemek yemek de bana yeterli geliyor. Hayatımda çok fazla ekstra bir şey yok. Yaylayı çok severim; doğanın huzuruyla, oradaki samimi insanlarla vakit geçirmek beni dinlendiriyor. Sohbetlerde dedikodu yerine, konuya dair bir şeyler konuşmayı tercih ederim. Mesela gözlüklerin faydalarını konuşmak gibi! Boş muhabbeti sevmiyorum, konulara odaklanmak daha anlamlı” diyerek sözlerini tamamladı.