Sağlık
“Parkinson Tedavisi Kişiye Özeldir”
Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Sevda Erer Özbek, Parkinson tedavisinin tamamen kişiye özel olduğunu söyledi.
Parkinson hastalığının beyinde dopamin eksikliği ile karakterize, 65 yaş ve üzerinde yüzde 2 sıklıkta, gençlerde ise çok daha nadir olarak görülen ilerleyici nörolojik hastalık olduğunu ifade eden Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Sevda Erer Özbek, hastalığın temel belirtileri hareketlerde yavaşlık, tek taralı el titremesi, kaslarda sertlik, duruş ve denge bozukluğu olduğunu söyledi.
Özbek, “Bu bulguların yanı sıra koku duyusunun azalması, kabızlık, uzuv ve eklemlerde ağrı, ruhsal çöküntü hali, uyku bozuklukları, aşırı terleme gibi hareket dışı belirtiler de gelişebilir. Parkinson hastalığında beyin kabuğu altındaki derin yerleşimli yapılarda iki yanlı olarak yer alan çekirdeklerde; sinirler arası iletiyi sağlayan ve dopamin adı verilen maddeyi üreten sinir hücreleri hasara uğrayarak yıllar içinde sayıları giderek azalır. Bu hücreler yüzde 80 oranında azaldığında hastalığın hareketleri kısıtlayıcı belirtileri ortaya çıkar. Günümüzde söz konusu hücrelerde hasara yol açan sebepler kesin olarak bilinmemekle birlikte, Parkinson hastalığının, genetik yatkınlık ve çevreden gelen olası etkiler sonucu ortaya çıktığı ve birden çok sebebe bağlı olabileceği üzerinde durulmaktadır. Burada vurgulanması gereken, beyinde hücre kaybı süreci sonucunda gelişen nörodejeneratif hastalıklar arasında ilaç ve cerrahi tedavilere iyi yanıt veren tek hastalığın parkinson hastalığı olduğudur” dedi.
Parkinson hastalığı teşhisinin klinik muayene verilerine bakılarak yapıldığını belirten Özbek, “Tedaviye alınan olumlu yanıt teşhisi doğrulayıcı kanıt oluşturur. Parkinson hastalığı teşhisini kesinleştirmek üzere herhangi bir beyin görüntülemesi veya özel bir kan tahlili yapılması zorunlu değildir. Söz konusu incelemelere hastalığın ayırıcı teşhisi giren diğer parkinsonizm sebepleri dışlamak amacıyla başvurulur. Parkinson hastalığının ilk belirtileri, hastaların yaklaşık yüzde 60’ında dinlenme halinde ortaya çıkan el parmaklarında, el ya da kolda, bazen de ayakta titreme, yüzde 30 kadarında ise hareketlerde yavaşlama ve uzuv hareketlerinde tutukluk olabilmektedir. Hastalık genellikle sinsi başlar ve belirtileri yıllar içinde, son derece yavaş ama giderek artan biçimde ilerler, öyle ki hastalar çoğu zaman hastalığın başlangıç tarihini kesin olarak belirtemeyebilir. Özellikle genç yaştaki hastalarda ilk belirti distoni olarak adlandırılan, istem dışı bir ayağın içe doğru dönük halde kasılması ya da ayak parmaklarının aşağı doğru kıvrılmasıdır. Hastaların hemen tümünde belirtiler tek bir beden yarısında ortaya çıkar ve zamanla daha hafif olmak üzere karşı beden yarısında kendini gösterir” diye konuştu.
Parkinson hastalığının uzun süreli, yavaş ilerleyici bir hastalık olması sebebiyle tedavisinde hastanın ve ailesinin hekimle uzun yıllar işbirliği yapması gerektiğini ifade eden Özbek, “Beraberce gösterilecek çaba, hem hastanın kendisini rahatsız eden belirtilerin tatmin edici bir şekilde kontrolünü, hem de hastanın daha iyi bir yaşam düzeyine kavuşmasını sağlayacaktır. En iyi yol, bir nöroloji uzmanı tarafından hasta sorumluluğunun üstlenilerek ve gerektiğinde bir fizik tedavi doktoru ile işbirliği yapılarak, düzenli kontrol muayeneleriyle tedavinin sürdürülmesidir. Hastanın daha iyi tedavi arama amacıyla birçok farklı hekime başvurması zaman kaybına yol açabilir. Parkinson hastalığındaki belirtilerden sorumlu olan dopamin hücrelerinin hasarını tamamen onaracak kesin bir tedavi henüz bulunamamış olmakla birlikte, hastalık belirtileri ilaçlarla önemli ölçüde azaltılabilmektedir. Mevcut ilaçlar beyinde eksilmiş olan dopamini yerine koyar veya onun etkisini taklit eder. İlaçların ömür boyu, düzenli olarak alınması gerekmektedir. Eğer ilaçlar hekimin tavsiyesi dışında kesilecek olursa, hastalık belirtileri er geç tekrar başlayacağı gibi, ilaçların ani kesilmesi bazen hayatı tehdit eden durumlara da yol açabilir. Parkinson tedavisi tamamen kişiye özeldir” şeklinde konuştu.
Parkinson hastalığının belirtilerini gidermede, yararlı etkisi olduğu bilinen özel bir beslenme şekli veya belli bir gıda olmadığına dikkat çeken Özbek, “Parkinson hastalarının mümkün olduğu kadar çeşitli gıdalarla karışık ve dengeli biçimde beslenmeleri önerilir. Günlük besinler, bünyeye uygun miktarda sebze, bakliyat, meyve, yeterli protein, karbonhidrat ve az miktarda sıvı yağ ve az tuz içermelidir. Hastalar aynı zamanda düzenli aralıklarla beslenmeli, düzenli beden hareketleri yapmaya yetecek kadar kalori almalı ve aşırı yemekten kaçınmalıdır. Bununla birlikte hastalığın tedavisinde kullanılan bazı ilaçların protein içerikli gıdalarla birlikte alımı, ilaç etkinliğini azaltabileceğinden, gerekli beslenme düzeni hekimi tarafından oluşturulmalıdır. Cerrahi girişim uygulanacak hastanın nispeten erken yaşlarda olması, hastalık teşhisi konduktan 5. yılını doldurmuş olması, beyin manyetik rezonans (MR) görüntüleme incelemelerinin normal bulunması, unutkanlığın yada yıllarca antipsikotik ilaçlar kullanmayı gerektiren psikiyatrik hastalıkların olmaması gerekmektedir” dedi.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir Giriş