Bursa
Koronavirüs su ürünlerini vurdu, ihracat yüzde 17 geriledi
İstanbul Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği (İSHİB) Yönetim Kurulu Başkanı Müjdat Sezer, pandemi nedeniyle balık ihracatında Şubat ve Mart ayı verilerine göre yüzde 17’lik bir düşüşün yaşandığını söyledi. Sezer, pandemi sürecinde büyük marketler, toptancı ve perakendecilerin taşın altına elini koymalarının gerektiğinin altını çizdi.
Koronavirüs salgını tüm dünyada etkisini devam ettirirken ülke ekonomilerine de büyük zarar verdi. Yılın ikinci çeyreğinde korona virüs sebebiyle tüm dünya ekonomilerinde ciddi bir daralmanın olması beklenirken Türkiye ’de de pandemi en çok su ürünlerini etkiledi.
İstanbul Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği (İSHİB) Yönetim Kurulu Başkanı ve aynı zamanda Has Tavuk Yönetim Kurulu Başkanı Müjdat Sezer, korona virüs pandemisinden en çok etkilenen su ürünleri ve hayvansal mamuller ihracatını mercek altına aldı. Türkiye’de hayvansal mamuller olarak; su ürünleri, kanatlı ürünleri (tavuk-yumurta) süt ürünleri, kırmızı et ve bal, açısından kaliteli ve yeterli miktarda üretim gerçekleştiğini belirten Sezer, “2019 yılında 2.5 milyar dolar ihracat potansiyelimiz oldu. Bunun yaklaşık 1 milyar doları su ürünleri, 1 milyar doları kanatlı ürünleri, 300 milyon dolar süt ürünleri ve 200 milyon doları kırmızı et ürünleri olarak gerçekleşti. İhracat açısından 2019 yılı, 2018 yılına paralel bir yıl oldu” dedi.
Yüzde 10 artış beklerken, yüzde 17 düşüş yaşandı
2020 ilk çeyreğinde yüzde 10’luk bir ihracat artışı beklerken yaşanan korona virüs salgını sebebiyle yüzde 17’lik bir düşüşün yaşandığını belirten Müjdat Sezer, “Ülkemizde ve tüm dünyada yaşanan salgın hastalık Covid-19 gerek iç pazarda gerekse dış pazarlarda tüm dengeleri değiştirdi. Birliğimiz çatısı altındaki su ürünlerini, kanatlı ürünlerini, süt ürünlerini ayrı ayrı her birini kendi kategorisinde analiz etmek istersek; su ürünleri (balık) özellikle Avrupa ve Amerika’ya giden ürünler olup, pandemiden en çok etkilenen olmuştur. Son verilere göre Şubat ayı ve Mart ayı ihracat düşüşü, yaklaşık yüzde 17 gibi ciddi bir orandır. Kanatlı sektörü, genelde orta doğuya çalıştığı için ve buralarda üretim eksiği olduğundan ihracatta bir azalma olmamıştır. Ancak sokağa çıkma yasaklarından dolayı iç piyasada mevsime bağlı olarak açık alan kullanımlarının olmayışı (piknik-mangal), hizmet sektörlerinin çalışmıyor olması (otel-restorant-cafe vs) iç piyasayı daraltmış, kanatlı sektörünü etkilemiştir” dedi.
İhracatta pandemiden en çok etkilenen bir diğer konunun da lojistik olduğuna dikkat çeken Sezer, hava veya karayolu ile dış pazarlara ulaşım şansı azaldı. Özellikle pandemi sebebiyle şoförlerin sınırlarda karantinada tutulması ki son zamanlarda bu konu oldukça halledilebilir hale gelmiş olmasına rağmen şoför-kamyon bulmakta, uçakla gönderimlerde kargo bulmakta sıkıntılar yaşanıyor. Lojistik fiyatlarında ki artışlar da dış pazarlarda yaşanan bir diğer sorun olarak karşımıza çıkmakta” dedi.
“Stoklama desteği şart, büyük marketler taşın altına ellerini sokmalı”
Su ürünleri ve hayvansal mamullerin yaşamsal temel gıda ürünleri olması sebebiyle üretimin ne olursa olsun üretimin devam etmesi gerektiğini belirten Sezer, ömrü süreli ve bozulan ürünler olduğu için stoklanması gerektiğini bildirdi. Sezer, “Bizim ürünlerimiz ömrü kısa olan ürünler. Kredi olanakları, ertelemeler gibi her şey devletten bekleniyor. Devlet desteklesin, buna diyecek bir lafımız yok ancak taşın altına elini koyması gereken toptancı-perakendeci sektörü marketler var. Bunlar nakit parayla çalışan sektörler. Tüketici ürünü alıyor ve nakit ödüyor. Bunun bize yansıması ise 60-90 gün vadelerle oldukça yüksek oluyor. Torba yasa 46. maddede buna bir çözüm getirip, bu tip ürünlerde 30 gün vade şartı konulsun isterdik. Bu torba yasa yürürlüğe girmedi. Girseydi bizim sektöre finans desteği sanki kredi gibi olacaktı. Bunun tekrar gözden geçirilmesini talep ediyoruz” diye konuştu.
“Stok finans desteği bekliyoruz”
Sektörde üretimin durdurulamadığını, ürünlerin kolay bozulması sebebiyle stok yapmak durumunda kalındığını ifade eden Müjdat Sezer, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Stok finans desteği verilebilir. Bunun şartları devlet-özel sektör birlikte oluşturulabilir. Birliğimize bağlı bazı firmalarımız var sadece ihracat yapıyor. İhracat yüzde 17 gibi düşünce hiç olmazsa bu firmaların birikmiş KDV’lerini kullanmak adına ek uygulama gelmesinde yarar var. Su ve hayvansal mamuller sektöründe; üretim gücü yüksek, kaliteli ürünler üreten, ihracat potansiyeli yüksek bir ülkeyiz. Ancak dünyada olması gereken hak ettiği yerde değiliz.
Ülkemiz korona gibi bir sebeple açlık-gıdaya ulaşamama gibi bir problem yaşayacak en son ülkelerden biridir. Tarım sektörü olarak gerçekten avantajlı bir ülkedeyiz. Tarıma destek ve elinden tutulması gerektiğine inanıyorum. Çiftçiyi artık mutlu etmek, elinden tutmak, teknolojik üretim imkanlarını çiftçiye sunmak lazım. Şehirlerdeki gençleri köylere yönlendirmek, üretime teşvik etmek, üreterek kazanç sağlanacağını göstermek lazım.
Türkiye’nin en büyük avantajı, coğrafi konumu sebebiyle lojistik ve iklim şartlarıdır. Dünyanın hiçbir ülkesine nasip olmayan avantajlardır. Hollanda’nın sadece tarım-gıda ihracatı 154 milyar dolar. Bizim toplam ihracatımız 174 milyar dolar. Sadece bunu kıyaslayarak bile hala neden bu noktadayız diye düşünmemiz lazım.Yapılacaklar çok zor değil. Devlet-özel sektör-çiftçi işbirliğiyle bir an önce tarıma yönelik çalışmaların başlatılması, tarımın desteklenmesi lazım.”
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir Giriş