Bahçeli’den İsveç’teki Kur’an provokasyonuna tepki

Değerli vekiller, saygıdeğer misafirler, bir haftalık aradan sonra tekrar toplanan grubumuzun açılışı münasebeti ile yüksek heyetinizi selamlıyorum. Mübarek Kurban Bayramı’nda kucaklaşma ile gönüllerimizi mükâfatlandırdık. Tarih ve kültür mirasımızın bizlere yüklediği misyon gariplere kol kanat germektir. Bir yanda kurban keserken diğer yandan firavunluğu boğazlamak zorunluluktur. Mutlu millet hedefine kavuşmak için manevi toparlanma şarttır. Tek ruh olursak, birbirimizin yolunu aydınlatırsak her engeli aşabiliriz.

Bayram tatilindeki kazalarda hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılarımıza şifalar diliyorum. Hac ibadetini yapan vatandaşlarımızın sağlıcakla dönmelerini temenni ediyorum.

KUR’ANI KERİME SALDIRI KUŞKU VERİCİ

İslamiyet, cihadı emrederken haksız bir savaşı desteklemekten uzaktır. 9 asır boyunca doğu batı arasındaki diyaloğu dini ve kültürel değerler tayin etmiştir. Batı’da Müslüman denilince akla ilk gelen Türk’ler olmuştur. Allah tektir, ordusu da Türk’tür. Sistematik şekilde ilerletilen islamofobi insani şartlarla bağdaşmadığı gibi insanlığı tehdit etmektedir. Kur’an okumak ilahi bir nasip ve nimet, yakmak ise namertlik ve soysuzluktur. Bu nefret suçu mahiyetindeki provokasyonu Irak asıllı malum meczubun tek başına planlayıp hayata geçirmesini düşünmek pek tabii hayatın ve hadiselerin olağan akışına bütünüyle aykırıdır. İsveç’in NATO’ya katılım müzakerelerinin yapıldığı, 11-12 Temmuz 2023 tarihlerinde Litvanya’nın başkenti Vilnius’da NATO Zirvesinin toplanmasıyla ilgili sıcak gelişmelerin olduğu bir dönemde vuku bulan alçak eylem her yönüyle kuşku vericidir. İnanç ve ifade özgürlüğü olarak değerlendirilemez. Kuranı kerim bir kağıt parçası değil, Allah’ın yer yüzüne indirilmiş nurudur. Tüm dünya ateşe verilse bile ilahi hükümlerin tutuşması mümkün değildir. Kuran yakan cehennemin dibini boylamıştır. Türk milleti her zaman inanç ve insan haklarına riayet etmiştir. İsveç’te hassasiyetlerimizi kanatan, tahammülsüzlükleri lanetliyor, kitabımıza uzanan mundar ellerin yeri geldiğinde kırılacağına yürekten inanıyorum.

MHP, insanlığın huzuru projesini hazırlamıştır. Sadece Türk insanı ile değil tüm insanlık ile paylaşma duyarlılığını göstermiştir. Huzur, insanın iç alemi ile dış alemi arasındaki tutarlı denge noktasını işaret etmektedir. Bir dava insanı her şeyden önce insandır, sonra ülkücüdür. İnsan olan haklı davası ile elbette davası ile aynı potada buluşacaktır. Her şeye gerçekçi bakan, dürüstlüğü ile adam olan, hayatın zorluğunu dağa tırmanır gibi tırmanan, göründüğü gibi davranan gönül ve sevda neferi insanlarla yolumuz bir ve aynıdır.

“BEBEK KATİLİNİ ÖVMEK, FİLOZOF MERTEBESİNE ÇIKARMAK SUÇTUR”

Siyasi partiler demokratik hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır. İşleyişi Anayasa’da belirtilen esaslara aykırı olamaz. 69. madde de bu esasları içerir. Aykırılık halinde temelli kapatma hükmüne yer verilmiştir. Türk siyasetinde faal halde bulunan her partinin birincil kaynağı Türk milleti, aidiyeti de Türkiye’dir. Demem odur ki, her parti Türkiye partisi olmak mecburiyetindedir. Suç ve suçluyu övmek, ihanete ve melanete çanak tutmak siyasetin değil doğrudan doğruya hukukun konusudur. Genel merkezi Ankara’da olup, genel emri yabancı başkentlerden alan bir partinin demokrasiye, millete ve insana şerefli hizmetinden bahsedilemeyecektir. Milletin hak ve çıkarlarını gözetmeyen, devletin egemenlik ve hükümranlık iradesini savunmayan, düşmana ganimet olmaktan utanmayan, terör örgütlerinin ve küresel emperyalizmin kullanıma girmekten gocunmayan siyasi partilere demokraside yer olmamalıdır. Ülke sınırları çerçevesinde milli ve manevi ortak paydada buluşmak her partinin seçimlik bir hakkı değil, siyasi namus görevidir. Hem milli iradeye dayanıp hem milli iradeyi yıkmayı amaçlamak; hem hazineden para yardımı alıp hem de aldığı parayı düşmana havale etmek siyasi ve hukuki şeref kaybıdır. Bu kapsamda siyasi partiler Anayasa ve kanunlara uygun faaliyet göstermek zorundadır. Mehmetlerimize kurşun sıkan hainleri arkalamak suçtur. Ölen teröristlere taziyeler yayımlamak suçtur. Bir televizyon kanalında bebek katilini övmek, çok kitap okuduğundan bahisle filozof mertebesine çıkarmak, bununla yetinmeyip hak gaspına uğradığını iddia etmek suçtur, bu suça montaj diyerek destek çıkmak katmerli suçtur.

Siyasetlerini insana değil de ihanetin hizmetine koşanların evrensel hukuk kaidelerine sığınarak meşruiyet sağlamaları bile söz konusu değildir.

Mesele ne kadar oy aldığımız meselesi değil, mesele vatandır.

Dünyada tek ses olmayı başarmış bir yapının inşası önümüzdeki en acil gündem konusu olmalı, hazırlanacak yeni anayasada bu konuya öncelikle yer verilmelidir. Ajanlık yapmak, dışarıdan sufle almak hiçbir değerle bağdaşmayacak teslimiyetçiliktir.

“FRANSA SÖMÜRGE GEÇMİŞİ İLE YÜZLEŞMELİDİR”

Dünyada karmaşık gelişmelere şahit oluyoruz. Wagner’in kalkışması uzlaşı ile sonuçlanmıştır. Her devletin siyasi ve toprak bütünlüğüne saygı duyarız. Her ülkenin huzur ve barış içinde var oluşu temel tezimizdir. Türkiye, Rusya’nın içine düştüğü girdapta soğuk kanlı yaklaşmıştır. Wagner sorunu hararetle konuşulurken Fransa’daki patlak veren olaylar dikkatleri bir anda Avrupa’ya çevirmiştir. Söz konusu protestolar Belçika ve İsviçre’ye de sıçramıştır. Fransa’da göstericilerle polisler çatışmıştır. Göç sorunu ve buna eşlik eden ırkçılık Fransa’nın ana yatağı olmuştur. Fransa sömürge geçmişi ile yüzleşmelidir. Küresel vicdan insani trajediler karşısında bahaneler üretmektedir. İnsani değerler yok sayılmaktadır. Sınır aşan göç olgusu tüm ülkeler için çetin bir sınavdır. İnsaf ve izan temelinde bu ağırlaşan meseleye kafa yorulmalıdır.

“TÜRKİYE FRANSA’YA BENZEMEZ”

Göç olgusu elbette siyasetin temeli olmalı ancak asıl temelinden saptıranların samimi olmadığı ortadadır. MHP olarak Göç sorununun idrakindeyiz. Anadolu coğrafyasındaki demografik gelecek ve güvenliğimizi tizlikle düşünmek, tedbir geliştirmek durumundayız. Hedef ve görüşlerimiz 2018 yılında hazırlanmış ARGE çalışmalarımızla hayata geçirdik. Herkes susuyorken göç konusu ile ilgileniyorduk. Bu konuda proje hazırlamak her babayiğidin harcı değildir. Çalışmalarımızı kamu kurumları ile paylaştık. Türkiye’de geçici sığınmacı konumunda olan sığınmacılar vardır. 13 milyon olarak ifade etmek kuyruklu yalandır. Fransa’daki olayların Türkiye’ye sirayet etme ihtimalinden bahsedenlerin, Mudanya’daki ve Dilovası’nda provokasyon çetelesi tutanların ateşle oynadıklarını bildirmek istiyorum. Türkiye Fransa’ya benzemez. Onun bunun kirli elleri ile kaosa çekilemez. Devlet ve vatan üzerinde kazı yaptırmayız. Göç konusu insanlık sorunudur. Hangi coğrafyada olursa olsun bu tür olaylar meşru hak arama aracı olmamalıdır.

Litvanya zirvesinde NATO’nun bölgesel planı ele alınacaktır. Türkiye’nin itirazları vardır. Samimi ikna edici söz ve adımlara karşı Hükümetin yanında olacağız. Türk milleti İsveç’in NATO’ya girişine sıcak bakmamaktadır. Türkiye aleyhinde kabul edilen, FETÖ güzellemesi yapan madde bizim için yok hükmündedir.

Memur ve emeklilerimiz için yapılacak zamları destekleyeceğiz. Milli sporcularımızı da tek tek kutluyor hepsinin tertemiz alınlarından öpüyorum.

Yorumlar

Bir yanıt yazın