Genel
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’ten “6’lı masa” sözleri
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Anayasa taslağı hakkında, “Bu model bu şekilde ortaya sunulan model si sivil siyaseti demokratik kazanımları ileriye götüren bir yaklaşım değil, sivil siyaseti felç eden demokratik kazananları yok eden bir yaklaşımdır” dedi.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanan AK Parti Merkez Kurulu Yönetme (MYK) toplantısı devam ederken açıklamalarda bulundu.
Muhalefetin bir anayasa taslağını açıkladığını hatırlatan Çelik, “Bu anayasa taslağında hem Cumhurbaşkanı halk tarafından seçiliyor, hem Başbakanlık tarafından seçiliyor ama Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilen Cumhurbaşkanının hiçbir şeye karışmayacağını hatta görev süresini tamamladıktan sonra hiçbir siyasi partiye üye bile olmayacağını iddia eden apolitik bir yaklaşım söz konusu. Kafalarında cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi yok. Türkiye’de Cumhurbaşkanı, Başbakan arasında ağır bir siyasi tartışmanın her an orada bir nükleer bomba gibi durduğu bir modeli ortaya çıkarır, devlet çekirdeği Cumhurbaşkanı, Başbakan geriliminde ortadan ikiye bölünür ve Türkiye’de o ortadan ikiye bölünmede geçmişten daha tehlikeli daha acı vesayet türleri hem siyasi hayatımızı kuşatır hem demokrasimizi felç eder. Dolayısıyla bu model bu şekilde ortaya sunulan model sivil siyaseti demokratik kazanımları ileriye götüren bir yaklaşım değil, sivil siyaseti felç eden demokratik kazananları yok eden bir yaklaşımdır. Bu modelin nasıl uygulanacağına dair bu geçiş döneminde kendilerinin kafasındaki geçiş döneminde bir yaklaşım ortaya koydular. Orada da net bir şekilde şunu söylüyorlar ‘Cumhurbaşkanı bu 6 kişinin ya da daha fazlasının neyse onayını almadan herhangi bir siyasi karar alamayacak ve herhangi bir şekilde atama yapamayacak’. Atama yaparlarsa ne olur ? O zaman mutabakat bozulur. Ülke seçime gider. Bu şekildeki bir model demokratik bir model değil. Bu model bir polit büro modeli ve kendi Cumhurbaşkanı adaylarını şimdiden etkisiz eleman olarak kendilerinin kuracağı bir denetleme iktidarının nesnesi olarak konumlandırdıklarını gösteriyor. Bu haliyle altılı eş başkanlık sistemidir. Cumhurbaşkanlığı olduğu zaman yedili eş başkanlık sistemi ya da masanın gizli ortağı varsa o da masada söz talep ettiğinde 8 ile 9’u Eş başkanlık sistemi olur” diye konuştu.
Sözcü Çelik sistemle alakalı sözlerine şu şekilde devam etti:
“Şimdi bunu eleştirdiğiniz zaman diyorlar ki işte bu aslında demokratik bir sistemdir bu bütün meselelerin istişareyle yürüyeceği bir şeydir. Şimdi devlet hayatı içerisinde ortak karar üretmenin, ortak karar almanın mekanizmaları belli güvenlik alanında Milli Güvenlik Kurulu var, ekonomik alanında başka alanlar var, Meclisin merkezde olduğu alanları var, anayasal düzen içerisinde ki durum belli şimdi bu yaklaşım anayasal düzeninin dışında siyasi bir paralel yapı ortaya çıkarıp anayasal düzenin bu siyasi paralel yapı tarafından o düzenin üstüne çıkarak denetlenmesi kısıtlanması çeşitli şekillerde ona bir sınır biçilmesi ona bir yön verilmesi anlamına geliyor. Şimdi bunu Türkiye eskiden gördü eskiden ne oluyordu eskiden seçilmiş hükümetin üstünde vesayet zamanlarında seçilmiş hükümetin üstünde parlamentonun üstünde Milli Güvenlik Kurulu konumlandıran, Milli Güvenlik kurumunu vesayet mekanizması haline getirip hükümetin üstünde bir yapı olarak konumlandıranlar vardı. Cumhurbaşkanlığı makamını, vesayet zamanlarından bahsediyorum. Seçilme hükümetin üzerinde seçilmiş hükümetin üzerinde, onun herhangi bir şekilde milli irade adına yönetirken yönetme kabiliyetlerini kısırlaştıran ve kısıtlayan bir yapı olarak işlevselleştirilmesini sağlayan dönemler yaşadı Türkiye. Anayasanın üzerinde sadece kendilerinin okuduğu kendilerinin yorumladığı Milli Güvenlik siyaset belgesine göre böyle deniyor diyerekten anayasanın üzerinde bir siyasallaşma öğretiyorlardı. Bütün bu şey içerisinde baktığınızda tablo içerisinde O vesayet dönemlerinin Türkiye’yi demokratik olarak nasıl büyük sıkıntıların içine soktu devlet millet ilişkisi açısından toplumsal dokumuzu Bozan kardeşliğimizi zedeleyen birlik ve bütünlüğümüzü delik deşik eden ne gibi sonuçlar doğurdu geçmişte çok görüldü. Devlet hayatının her tarafında gruplaşmaların milletten kopuk bir şekilde milletin üzerinden milletin seçtiklerinin üzerinde bir vesayet alanı olarak ortaya çıkmasının acı bedellerini darbeleri, vesayet dönemlerini memleket gördü. Devlet çekirdeğini nasıl bölündüğünü gördü devlet içerisindeki kavgaların milletin hayatına ve ülkenin geleceğine nelere mal olduğunu gördü. Şimdi bu modelin o modellerine farkı var? Oradaki milletin seçtiğinin milletin verdiği yetkiyle, milletin verdiği talimatla yönetimini kısıtlayan o modellemenin başka bir şekilde ortaya çıktığını görüyoruz. Dolayısıyla bu bir siyasi politbüro modelidir. Buradan demokratik bir şey çıkmaz. “
“Buradan güçlendirilmiş bir parlamenter sistemde çıkmıyor”
Muhalefetin güçlendirilmiş bir parlamenter sistem olduğunu belirten Çelik, “Buradan güçlendirilmiş bir parlamenter sistemde çıkmıyor. Bütün yönetim mekanizması geliyor oradaki bir altı yedi sekiz neyse işte o kadar kişilik bir yapının iş dengelerine mahkum ediliyor. O yapının işten engelleri içerisinde yani siyasi sistem, memleketi yönetmek ülkenin sorunlarını çözmek yerine o yapının dengelerini yönetmek üzere kodlanmış oluyor o şekilde işlevselleştirilmiş oluyor. Dolayısıyla ortaya çıkan bu tablo demokrasimizi felç edecek demokratik kazanımlarımızın tamamını ortadan kaldıracak ve büyük devlet krizleri ortaya çıkaracak milletin geleceğinden çok şey çalacak bir yaklaşımdır. Ondan sonra bunun tahsil edilmesi için bir sürü yeni ek şeyler koyuldu. O vesayet yazılımına yeni aplikasyonlar eklendi. Ama ortaya çıkan tablo şudur buradan demokratik bir model çıkmıyor. Bu kadar ki toplantıdan sonra haklı olarak kamuoyu da bir demokrasi hakkında bir şey söyleyecekler mi ya da geçmişte o masada geçmişte parlamenter sistem varken, parlamenter sistemin iyi işlemesini felç eden her türlü vesayeti tahrik eden siyasi parti var. Masaya liderlik ediyor, onun geçmişteki vesayet modelinden kurtulmasına dönük ne gibi bir tecrübenin içinden geçerek ne tür sonuçlar çıkardığını, iyi kötü herkes merak ediyordu. Sonuç olarak ne olmuş retorik değişmiş şekil değişmiş, ama içerik aynen kalmış hiçbir şekilde Türkiye’nin sorunlarıyla yüzleşemeyecek Türkiye’nin geleceğine hiçbir katkısı olmayacak. Bu haliyle de zaten milletten herhangi bir şekilde onay alamayacak bir yapının ortaya çıktığını görüyoruz” diye konuştu.
Mültecilerle ilgili yeni yılda da gündemin devam ettiğini aktaran Çelik, “Akdeniz ve Avrupa’ya ulaşmaya çalışmaya dönük birtakım vahşi şekilde görülmeye devam ediyor. 1951 Mülteci Sözleşmesi’nin geri gönderme ilkelerine aykırılık teşkil etmektedir. Toplu sınır dışı etme yasağının ihlali anlamına gelmektedir. Adil yargılanma hakkı temelindeki bütün hükümlere aykırı bir uygulamadır. AB sığınma yasasında, temel haklar şartında tarif edilen bütün ilke ve prensiplerin ihlali anlamına gelmektedir.
Akdeniz, Frontex işbirliğiyle ölümden kaçan insanlara mezar haline getirilmektedir. Bunlara işkence ederek bu uygulamaları devam ettiriyorlar. Aynı zamanda işkence ve kötü muamele yasağını ihlal eden bir yaklaşımdır.
Bu yıl da daha da vahşi bir şekilde devam etmesi karşısında AB’ye bir uyarı daha yapıyoruz. Yunanistan, Frontex işbirliği temelindeki bu zulüm sizin bütün yaklaşımlarınızı berhava etmektedir” şeklinde konuştu.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir Giriş