#

Eğitim

‘AÖF’te Çocuk Gelişimi Bölümü olmalı mı?’ tartışması

Açıköğretimde 80 binden fazla çocuk gelişimi okuyan öğrenci varken bu sayı örgün eğitimde 7 bin bile değil. Çocuk gelişiminde örgün eğitim okuyan ve mezun olanlar açıköğretimden bu bölümün kaldırılmasını istiyor. Eğitimciler ise bu bölümünün açıköğretime uygun olmadığını aktardı.

Psikolojinin açıköğretim programının çıkarılmasının ardından sosyal medyada özellikle çocuk gelişimi bölümünde örgün okuyanlar tepki gösterdi. Sosyal medyada birkaç gün üst üste #çocugubileneSOR, #aofsuzçocukgelisimi gbi hastagler TT oldu. Örgün eğitim görenler ve mezunlar psikoloji gibi açıköğretim programından çocuk gelişiminin de kaldırılmasını istiyor. İlginç olan bir konu ise çocuk gelişiminde uzaktan eğitim gören öğrencilerin örgün eğitim görenlerden çok daha fazla olması. 80 bini aşkın öğrenci uzaktan eğitim görürken örgün eğitim görenlerin sayısı ise yalnızca 6 bin 954. 2019 yılında ise İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi (İÜ AUZEF) bin 538 kişi alırken örneğin Ankara Üniversitesi yalnızca 60 kişi aldı. Yani geçen yıl açıköğretim çocuk gelişimine girenlerin sayısı Ankara Üniversitesi’ne girenlerin sayısından 25,6 kat daha fazla oldu. 2020 yılı için ise İÜ AUZEF Çocuk Gelişimi Bölümü için 3 bin 160, Ankara Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü için ise 60 kişilik kontenjan açıldı.

Tek bir kadrolu akademisyeni bulunmayan İÜ AUZEF’te bulunan bütün sıkıntılar bununla da ibaret değil. Ayrıca uzaktan bu bölümü okuyan öğrenciler örgün eğitimdekilerin aksine sağlık kurumlarında staj da görmüyorlar. Dolayısıyla hiçbir deneyimi olmadan mezun olduklarında bu alanda çalışabiliyorlar.

ACİLEN KAPATILMALI

Çocuk gelişimi bölümlerinde dört yıl boyunca çok yoğun bir teorik eğitimden geçildiğini aktaran Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aysel Köksal Akyol şunları söyledi:

“Sağlık bilimleri fakülteleri bünyesinde bulunan Çocuk Gelişimi bölümlerinde, dört yıllık lisans eğitimi boyunca geleceğin Çocuk Gelişimcilerine mesleğin gerektirdiği teorik bilgiler yoğun bir şekilde vermektedir. Ancak teorik bilgiler uygulamalar ile anlam kazanmaktadır. Bu nedenle lisans eğitim sürecinde, öğrencilerimiz farklı yaş gruplarından çocuklar ve aileleri ile yüz yüze iletişimde oldukları uygulama derslerini almaktadır. Dört yıl boyunca öğrencilerimize her fırsatta söylediğimiz “Her çocuğun biricik” ve “Her ailenin biricik” oluşunu yaptıkları uygulamalar ile deneyimlemektedirler. Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültelerinde olan bölümlerin lisans programları incelendiğinde uygulamaya yönelik derslerin yok denecek kadar az olduğu görülmektedir.