Kültür Sanat
Atmaya Kıyamadığı Eski̇ Eşyalarla Köy Evi̇ni̇ Müzeye Çevi̇rdi̇
GÜMÜŞHANE’YE 18 KİLOMETRE UZAKLIKTA BULUNAN DÖRTKONAK KÖYÜNDE YAŞAYAN ALİ KEMAL TURHAN, KÖYDE ARTIK KULLANILMAYAN ESKİ EŞYALARI ATMAYA KIYAMAYINCA BABA EVİNİN BİR ODASINI MÜZEYE ÇEVİREREK BURADA SERGİLEMEYE BAŞLADI.
Gümüşhane’ye 18 kilometre uzaklıkta bulunan Dörtkonak köyünde yaşayan Ali Kemal Turhan, köyde artık kullanılmayan eski eşyaları atmaya kıyamayınca baba evinin bir odasını müzeye çevirerek burada sergilemeye başladı.
Bizans İmparatorluğu’nun önemli yerleşim yerlerinden birisi olan, tarihi linyit kömürü madeni ve milyonlarca yıl yaşındaki kayalaşmış ağaç fosilleri ile gölleri, kar kuyuları, kireç kuyularıyla kentin önemli bir turizm ve kültür alanı olan Dörtkonak köyünün ilk müzesi açıldı.
Köy sakinlerinden Ali Kemal Turhan, dedelerinden kalan ve bir zamanlar köydeki sosyal, kültürel ve tarımsal yaşamın tam ortasında yer alan ve teknolojiye yenik düşen eşyaları atmak yerine kullanılmayan baba evinin bir odasına istif ederek müzeye dönüştürdüğü evinde sergilemeye başladı.
Köyün Turhanlı mahallesindeki evde kurulan müzeye vatandaşlar yoğun ilgi gösterirken özellikle gurbetçi vatandaşlar eski günlere özlemle müzeyi daha sık ziyaret ediyor.
En eski eserin yaklaşık 100 yıllık odun hızarı olduğu müzede hamur teknesi, elekler, kalburlar, sepetler, cecim adı verilen kilimler, lüks ve gaz lambaları gibi 100’e yakın artık kullanılmayan eski malzeme bulunuyor.
“Atalarımızın yadigarına sahip çıktık”
Müze fikrinin uzun zamandır aklında olduğunu kaydeden Ali Kemal Turhan, “Birçok tarihi eserimiz kayboldu. Kaybolmayanları bir araya getirerek bir müze oluşturdum. Atalarımızın yadigarına sahip çıktık” dedi.
Müzeyi kurduğu eski ev dedikleri yerde bu eşyaların bir kısmının zaten depolandığını kaydeden Turhan, “Eserlerin birçoğunu geçmişte bilmeyerek atmıştık. Kalanları ben bir araya toplamıştım. Şimdi de sahip çıkarak düzenli bir şekilde dizayn ederek müzeye çevirip sergilemeye başladık. Duyanlar gelmeye başladı. Gurbetçi ve belli bir yaşın üzerindeki vatandaşlar daha çok geliyor. En eski eserimiz ağaç tahta çekme hızarı. Bu hızarla dedem babamları büyüttü. Yaklaşık 100 yıllık var” dedi.
Müzeyi ziyaret edenlerin kendisine teşekkür ettiğini anlatan Turhan, “Hatta bunu sosyal medya gruplarında paylaşınca satılık mı diye soran bile oldu. Hayır dedik, bunlar satılık değil. Bunlar parayla satılamaz. Gelen olursa ben yoksam ile ailem burada açıp gezdirebilir. Şimdi bunu daha geliştireceğim. Birçok arkadaşım ve köylümden malzemeleri istedim, getirecekler” diye konuştu.
Köy sakinlerinden Rukiye Çetin ise eski anıları bu müzeye biriktirdiği için akrabası olan Turhan’a teşekkür ederek, “Buradaki eserlerin değerlerine paha biçilemez. Önceden buradaki eşyaları kullanıyorduk biz. Hepsinin bir değeri ve anıları var” ifadelerini kullandı.
“Her eserde bir anımız var”
Müzedeki eserlerden babasının da kullandığı odun hızarını anlatırken gözleri yaşla dolan Çetin, “Odun hızarıyla para kazanarak dedem, babam bize bakardı. Onu görünce çok duygulanıyorum. Annemin ekmek yaptığı hamur teknesi başta olmak üzere her eserde bir anımız var” şeklinde konuştu.
İnsanların merakla gelip müzeyi gezdiğini aktaran Çetin, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Gelip burayı merak edip geziyorlar. Herkesin gelmesini isterim. Hepsinin değeri farklı. Eski anıları tazelemek isteyenler buraya gelebilirler. Küçük çocukların da buraya getirilerek eskilerin nasıl yaşadığını göstermeleri iyi olur.”
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir Giriş