Etiket: chp

  • CHP’li Sarıbal’dan İznik Gölü çağrısı

    CHP’li Sarıbal’dan İznik Gölü çağrısı

    CHP Bursa Milletvekili Ziraat Mühendisi Orhan Sarıbal, tarihi kimliği ve ekolojik yapısı ile öne çıkan Türkiye’nin beşinci büyük gölü olan İznik Gölü’nün 4. Dünya Göçebe Oyunları adı altında 5 bin kişilik kalıcı tribünler başta olmak üzere geri dönüşü olmayacak şekilde yapılaşmaya açılmak istendiğini duyurdu.

    https://twitter.com/linetv/status/1563888710894206976

    Başkanlığını Bilal Erdoğan’ın yaptığı Dünya Etnospor Konfederasyonu ile Türkiye Geleneksel Atlı Spor Dalları Federasyonu tarafından düzenlen 4. Dünya Göçebe Oyunları 29 Ekim-2 Ekim tarihleri arasında Bursa’nın İznik Gölü kıyısında yapılacak.

    Tam 600 dönüm kıyı şeridinin ekolojik yaşama müdahale edilerek yok edildiğini açıklayan CHP Milletvekili Orhan Sarıbal, “Canımız Yanıyor! İznik Gölü’müze nasıl kıydınız! İznik’e sahip çık Türkiyem!” çağrısında bulundu.

    Türkiye Geleneksel Spor Dalları Federasyonu Başkanı Hakan Kazancı, daha önce bir internet sitesine yaptığı açıklamada;

    -Yaklaşık 600 dönümlük bir araziyi orada yeniden düzenledik. Çalışmalar hala sürüyor. Orada kalıcı olacak 5 bin kişilik bir tribünü olan stat inşa ettik. Balçık yerleri düzelttik.

    -Çöpler vardı onları temizledik. 20 tane oba çadır alanı yaptık.

    -Millet bahçesi tadında oldu.

    -Türkiye Geleneksel Atlı Spor Dalları Federasyonu’nun kullanabileceği olimpik ölçülerle bir alan hazırlandı. Bundan sonra karşılaşmalar burada yapılabilecek.

    -Kısaca biz buraya dört günlük bir festival için bir alan hazırlamadık. İznik ilçesine kalıcı bir eser bırakılacak.”

    Haziran ayında 5. Etnospor Kültür Festivali’nin kapanış töreninde konuşan Dünya Etnospor Konfederasyonu Başkanı Bilal Erdoğan ise “Bir sonraki festivalimiz 4. Dünya Göçebe Oyunları. 29 Eylül-2 Ekim tarihlerinde İznik’te geleneksel sporları merkeze alan büyük bir organizasyonu sizinle buluşturacağız” açıklamasında bulunmuştu.

  • CHP’li vekil Karabıyık’tan KYK yurdu açıklaması

    CHP’li vekil Karabıyık’tan KYK yurdu açıklaması

    CHP Bursa Milletvekili Lale Karabıyık, Türkiye’de yaklaşık 800 KYK yurdu bulunduğunu ancak bu yurtlar beş öğrenciden birisine hizmet verebilecek kapasitede olduğunu açıkladı.

    KYK yurtlarından şu anda örgün öğretimdeki öğrencilerin sadece yüzde yirmisinin faydalandığını açıklayan Karabıyık, ülke genelinde yurtların dengesiz dağılımını olduğunu söyledi.

    Karabıyık açıklamsına örnek vererek şöyle devam etti:

    “Bingöl’deki bir yurtta boş kontenjan kalırken İstanbul’da öğrencilerin sadece yüzde birine yurt hizmeti verilebiliyor, Konya’da ise öğrencilerin yüzde yirmisinden fazlasına yurt imkanı sağlanabiliyor. Yani iller arasında da bir dengesizlik var; öncelikle bu planlama hatası olarak karşımıza çıkıyor. Diğer bir önemli nokta, şu anda dünyada öğrencilerin yüzde kırk beş, yüzde ellisinin yurt ihtiyacı karşılanabilirken ülkemizde yurt kapasitesi yüzde yirmilerde.

    Tabii ki kendi şehrinde üniversiteyi kazananlar da olacak, ya da ev kiralamayı tercih eden öğrencilerimiz olacak; ancak ülkemizdeki mevcut rakamlara baktığımızda yurt bulamadığı için ev kiralamak ya da özel yurda gitmek zorunda kalan ve bunu karşılayamayan öğrencilerin sayısının oldukça yüksek olduğunu söyleyebiliriz.

    Bu nedenle, “Türkiye’de açıklanan rakamlarda yurt ihtiyacı yoktur” demek asla doğru değildir, böyle bir kandırmaca olmaması lazım; çünkü yaşananları görüyoruz, bu gençler yurt arıyorlar. Bazı illerin ilçelerinde yurt imkanı zaten yok, ki orada meslek yüksek okulları ya da fakülteler varken, “bir dekan bir mekan” anlayışıyla kurulan fakültelerin yurdu nerede olacak, barınma nasıl sağlanacak diye hiç düşünülmedi, zamanında planlaması da hiç yapılmadı. Bu gençler ev tutmak ya da özel yurtlarda kalmak zorunda kalıyor, maddi imkanı olmayanlar da cemaatin yurtlarına gitmek durumunda kalıyor ve cemaatler de zor durumda kalan bu öğrencileri kendilerine çekme yarışındalar. Bu gerçekleri görmekteyiz. Hatta yurt çıkmadığı için, özel yurtlar çok pahalı olduğu, ev tutacak parası da olmadığı için okuluna devam edemeyen o kadar çok öğrenci var ki, bundan dolayı mağdur olan aileleri görmezden gelmesinler.”

  • Kılıçdaroğlu Kocatepe yürüyüşünü tamamladı

    Kılıçdaroğlu Kocatepe yürüyüşünü tamamladı

    Ana muhalefet lideri Kılıçdaroğlu, Büyük Taarruz Zaferinin 100. yılı kutlamaları çerçevesinde Afyonkarahisar’a geldi. Kılıçdaroğlu, ilk olarak Afyonkarahisar’ın Şuhut ilçesindeki Atatürk Evini ziyaret ettikten sonra Zafer Yolu’ndan Kocatepe’ye yürüdü.

    Kılıçdaroğlu’na, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal da eşlik etti. Kocatepe’de gerçekleştirilen çelenk sunma töreninin ardından konuşan Kılıçdaroğlu, amaçlarının daha güzel bir Türkiye’de yaşanılmasını sağlamak olduğunu ifade etti.

    Kılıçdaroğlu, “100 yıl geçti, yeni bir 100 yıla başlıyoruz. Bir önceki 100 yılın atmosferini yaşamak için burada olmaktan son derece mutluyuz. Önümüzdeki 100 yıla bakmalıyız. Biz daha güzel bir Türkiye’de bağımsız ve demokratik bir Türkiye’de yaşamak için bizden öncekiler hayatlarını verdiler, düşmanla göğüs göğüse mücadele ettiler ve bugünkü bağımsız Türkiye’yi kurdular. Bize düşen görev Türkiye’yi ikinci 100 yılda Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşlarının kurduğu cumhuriyeti, demokrasiyle taçlandırmak. Biz önümüzdeki kuşaklara güzel bir cumhuriyet, demokrasisi gelişmiş bir cumhuriyeti bırakmak zorundayız. O nedenle 100 yıl sonra burada olmaktan son derece mutluyum. Biz önümüzdeki yüzyılda çok daha güzel bir Türkiye’yi el birliğiyle gönül birliğiyle kuracağız. Hayatlarını veren şehit olan gaziler onların hepsine minnet borçluyuz, onları rahmetle anıyoruz” dedi.

  • Elazığ’da CHP’den AK Parti’ye geçiş

    Elazığ’da CHP’den AK Parti’ye geçiş

    15 Ağustosta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından rozet takılarak AK Partiye geçen CHP Elazığ İl eski Başkanı Mustafa Ünsal Karatepe ve beraberindeki 50 kişilik heyet için AK Parti İl Başkanlığında rozet takma merasimi gerçekleştirildi. Düzenlenen rozet takma merasiminde konuşan Mustafa Ünsal Karatepe, muhalefet partisinin Türkiye’yi yönetmek gibi bir derdinin olmadığını, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu ülkeden gitsin de yerine kim gelirse gelsin düşüncesinde olduğunu belirtti.

    “Arkada bekleyen başka geçişler de var onları da yeri geldikçe göreceksiniz”

    Bugünün çok özel olduğunu aktaran AK Parti Elazığ İl Başkanı Şerafettin Yıldırım, “Öncelikle aramızda çok değerli şimdilik misafir ama az sonra yol arkadaşımız olacak olan kardeşlerimizin töreni için bir aradayız. Mustafa Ünsal Karatepe bizim kardeşimizdir. İnşallah bundan sonra birlikte uzun yol yürüyeceğiz. İnşallah Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın omuzlarından yükü alacağız. Özel günleri anlamlı cümlelerle götürmek lazım geriye dönüp baktığımızda 21 yaşında 21 yılını kutlamış bir AK Parti ve onun çok onurlu ve şerefli bir lideri ve onun çok önemli bir kadrosunu görüyoruz. Tam 20 yıldır bu ülkeye hizmet ediyor bizde onunla birlikte hizmet etmeye çalışıyoruz. Bu ülke devrim niteliğinde geçmiş yüzyıllar içerisinde yaşanmamış ve yapılmamış birçok şeye AK Parti iktidarı ve onun lideriyle birlikte şahitlik ediyor ve etmeye de devam ediyor. Sizler ve bizler bu şahitliğin tam ortasındayız. Hep birlikte bizler de buna şahitlik ediyoruz bir parça da yük almaya çalışıyoruz. Sizlere yemin ederim tarih Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı ismen yazacak, gururla anlatacak ve anlatıyor. Bizleri belki ismen kimse hatırlamayacak ama şöyle bir tabirin geçeceğini umut ediyorum. Bir de onların yol arkadaşları vardı. 15 seçime girmiş ve 15 seçimi kazanmış kesintisiz 20 yıldır iktidarda kalan başka bir siyasi partiyi ben şahsen hatırlamıyorum. Bu anlamlı geçiş programından sonra bu geçişler ilk olmayacak. Arkada bekleyen başka geçişler de var. Onları da yeri geldikçe göreceksiniz. Başta Mustafa Ünsal Karatepe olmak üzere bu kadroların bu ülkeye nasıl hizmet ettiğini bilerek ait oldukları yere geldiler ve bizlerle birlikte kardeşlik ve hukuk içerisinde birlikte yol alacağız” dedi.

    “Muhalefet partisinin Türkiye’yi yönetmek gibi bir derdi yok”

    Elazığ’da 2011 yılında başladığı CHP İl Başkanlığını 2015 yılına kadar devam ettirdiğini aktaran Mustafa Ünsal Karatepe ise “2011 genel seçimlerinde Elazığ’da Cumhuriyet Halk Partisi 5’inci sıra milletvekili adayıydım. Biz partiye belli bir çizgiden geldik. Büyük emekler verdik ama şunu gördük, önemli olan vatanın olması, vatanın bütünlüğünün olması ve bayrağının olmasıdır. Bir ülkede vatanın bayrağın ve birliğin olmadığı zamanda o ülkede gözyaşı çok olur. Biz bunların hepsini gördük ve yaşadık. Biz buraya sol cenahtan geliyoruz. Herkesin fikrine, zikrine ve meşrebine saygı duymak zorundayız. Çünkü insanlarda farklılık olacak ki ülkede güzel şeyler yaşansın. Tek düzen bir şey olduğu zaman o ülkede bir şey beklenmez. Sistemi ona göre ayarlayacaksınız. Biz uzun süre siyaseti yaptıktan sonra 2015 yılı seçimlerinden sonra ben Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanlığından istifa ederek siyaseti burada noktaladık. O şekilde devam ettik ama Elazığ’a sürekli gidip geliyordum. Elazığ’ın sorunlarının ne olduğunu biliyoruz ama mevcut olan muhalefet partisinin Türkiye’yi yönetmek gibi bir derdi yok. Sorun şu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu ülkeden gitsin de yerine kim gelirse gelsin. Ben İl Başkanı olduğum sürece her zaman buna karşı çıkmıştım. Biz eğer bu ülkede ana muhalefet partisiysek bizim mutlaka iktidara gelmemiz lazım ama sizin iktidara gelmek gibi bir lüksünüz yok” diye konuştu.

    “15 seçimi de ezici çoğunlukla AK Parti kazandı”

    Cumhuriyet Halk Partisini 5 kişinin yönettiğini, 6’ncı kişiyi aralarına almadıklarını ifade eden Karatepe, “Devlet de nasıl olsa yılda 300-400 milyon lira parası geliyor büyükşehirlerde de başkanlıklarımız var biz orada partiyi bu şekilde götürelim. Bizim amacımız iktidar olmaktı biz bunları gördükten sonra gerçekleri insanlara anlatmadan partide ki insanlar gelip bizlere söyledi. Başkanım sizin iktidar olmak için bir çabanız yok ki siz ancak muhalefette kalmak istiyorsunuz diyorlardı. 5’li masa 6’lı masa yolcu otobüslerinde oluyor ya 2+1, 3+1 şimdi bunlar işi daha da büyüttüler ve tır olmaya başladılar. 6+1 diyoruz ama birin yanında yukarıda beşlik kısımlar var. Bunların ülkeyi yönetmek gibi bir derdi yok. Türkiye’de 15 tane seçim oldu bu 15 tane seçimi ezici bir çoğunlukla AK Parti kazandı. Ama şu var 6 parti bir araya geliyor efendim biz AK Partiyi devireceğiz. Tamam güzel devireceksin de yerine kim gelecek adayınız var mı ya da adayınız Cumhurbaşkanı mı Başbakan mı olacak nasıl paylaşacaksınız. Ülke artık paylaşılmaya gidildi. Biz bu ülkeyi nasıl paylaşırız diye düşünüyorlar. Buna izin vermeyiz. Bizim görüşümüz ne olursa olsun. Biz bu kapıdan içeri girerken bir misafirdik ama şuan da AK Partinin ev sahibiyiz” şeklinde konuştu.
    Konuşmaların ardından 50 kişi, AK Parti’ye geçip rozetlerini taktı

  • CHP Bursa’dan 101-102 güzergah değişikliği tepkisi

    CHP Bursa’dan 101-102 güzergah değişikliği tepkisi

    CHP Gemlik İlçe Başkanı Şükrü Aksu, Gemlik, Orhangazi ve İznik’te yaşayan vatandaşların sıkıntıya düşürüldüğünün altını çizerek, “Gemlik’in Bursa ile ulaşımında sıkıntılı bir dönem yaşıyoruz. Bursa Büyükşehir Belediyesi, Bursa ile Gemlik-Kurşunlu arasında sefer yapan 101-102 nolu otobüslerin güzergahı değiştirmeye hazırlanıyor. T2 hattını canlı tutabilmek adına yapılacak bu değişiklik, Gemlik-Bursa şehir içi toplu ulaşımını aktarmalarla çileye dönüştürecek” dedi.

    AKSU: “YAPILAN DEĞİŞİKLİĞİN AKILLA İZAH EDİLEBİLİR YANI YOK”

    101 ve 102 hat numaralı otobüsler ve özel halk otobüslerinin Bursa’da Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi önünden hareketle Gemlik ve Kurşunlu’ya karşılıklı seferler yaptığını vurgulayan Aksu, “Bugünkü mevcut durumda, Bursa’nın herhangi bir noktasından Merinos’a gelip otobüse binildiğinde tek araçla Gemlik ve Kurşunlu’ya ulaşılabiliyordu” diye konuştu.

    Aksu sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Büyükşehir Belediyesi, başlangıcından sonuna kadar hatalı projelendirilen Santral Garaj-Terminal T2 hattı devreye girince, Gemlik-Bursa toplu ulaşımını sağlayan otobüslerin Merinos’taki son durağını iptal etme kararı verdi. Bu durumda Gemlik’e gelmek üzere artık otobüsler Merinos’tan değil, Bursa Terminali’nden kalkacak ve güzergâh artık Kurşunlu-Gemlik-Bursa Şehirlerarası Otobüs Terminali olacak. Bu değişiklik gerçekleştiği takdirde; Bursa’dan Gemlik’e gelmek isteyen bir yolcu, bulunduğu noktadan direkt terminal ulaşımı yoksa; önce santral garaja, sonra da T2 ile Terminal’e gelip Gemlik otobüsüne binecek. Özetle Bursa’dan Gemlik’e gelebilmek için ortalama 3 veya 4 araç kullanmak zorunda kalacak. Kurşunlu ve Gemlik’ten Bursa’ya gidenler de istedikleri noktaya ulaşabilmek adına 3-4 araç kullanacak ki; aktarmalarda kaybedilen zaman bir yana, maliyetler diğer yana, vatandaş resmen perişan edilecek. Buna bir de kağnı hızında yol alan T2 hattının kaybettireceği ekstra zamanı da eklersek, yapılmak istenen değişikliğin akılla-mantıkla izah edilebilir yanı yok. Gemlikliler de, Gemlik’e gelecek olanlar da mağdur ediliyor.”

    AKSU: “HALK OTOBÜSÜ ESNAFI MAĞDUR EDİLMEDEN ÇÖZÜM BULUNMALI”

    Aksu, Kurşunlu-Gemlik-Bursa arasında yaz aylarında günlük ortalama 7 bin, kış aylarında ise ortalama 5 bin yolcu taşındığını vurgulayarak, bu hatalı karardan derhal vazgeçilmesini istedi.

    Bursa Terminal-Santral Garaj-Heykel-İnönü Caddesi-Terminal ring seferleri yapan ve terminale gelen yolcuların yoğunlukla kullandığı 38 numaralı hattın da kaldırılacağı yolunda duyumlarını da aktaran Aksu, bu hatalı yaklaşımın sadece Gemlik-Bursa yolcularını değil; diğer ilçelerden ya da çevre illerden Bursa’ya giden ya da dönen yolcuları da etkileyeceğinin altını çizdi. Çözüm üretilirken halk otobüsçü esnafın kesinlikle mağdur edilmemesi gerektiğini belirten Aksu sözlerini “Halkımızın Bursa şehir merkezine en hızlı ve ekonomik modelle ulaşması için mevcut uygulamanın devam etmesi gerektiğini vurgularken, Burulaş’ın özel halk otobüslerine ödediği ve tek yönlü sefer başına 470 lira olan katılım payları da artırılmalıdır. Unutmayalım, ulaşım bir haktır” diyerek tamamladı.

    KARACA: “ALİNUR AKTAŞ ELİNDEKİ FIRSATI KULLANAMADI”

    Bursa’nın tarihteki ilk belediye başkanının Ahmet Muhtar Efendi olduğunu, o günden buyana Bursa’da göreve gelmiş en vizyonsuz yönetimin işbaşında olduğunu belirterek başladığı konuşmasında, “AK Parti elindeki en büyük belediyeyi böyle yönetiyorsa artık diğerlerini de siz düşünün. Alinur Aktaş’ın görev döneminde başlayıp bitmiş dişe dokunur bir tane proje yok. Ondan önceki belediye başkanının da vizyon projeleri vardı, Doğanbey TOKİ, Bursa Şehir Stadyumu. Rüya görüyordu biliyorsunuz, gördüğü rüyalarla kent ulaşımını düzenliyordu, nostalji tramvay dedi, ki Bursa’nın geçmişinde tramvay yok, bakıyorsunuz T1 hattı yanlış, T3 hattı yanlış, T2 hattı tümden yanlış. eğer Alinur Aktaş göreve atandığında, bu yanlış projeyi sürdürmek yerine, toplanın arkadaşlar, burada bir enkaz var, biz bu T2’yi yapan şirkete para da kaptırdık, akademik odalara gitseydi, siyasi partilerle biraraya gelip ortak akılla bir çare bulalım deseydi, bütün bu hattın günahı Recep Altepe dönemine yıkılacaktı ve kendisi de müthiş prim yapacaktı ama o cesareti gösteremedi” diye konuştu.

    KARACA: “T2 PROJESİ HEM YANLIŞ HEM DE ÇOK PAHALIYA MAL OLDU”

    Karaca sözlerini şöyle sürdürdü:

    “T2 hattıyla Bursa ikiye bölündü. Biz yürüdük orada. Terminal’den Kent Meydanı’na kadar yürüdük, 2 yıl önce, daha raylar döşenmemişti. Dedik ki bakın bu yanlış, tekrar gözden geçirilsin ama bir yanlış yapıldı ve bu yanlışın bedeli Gemlik başta olmak üzere kuzey ilçelerinden gelen herkese ödetiliyor. Bursa Terminali’ne yoğun dönemlerde günlük ortalama 1.250 otobüs giriyor. T2 hattını kullananların sayısı günlük 5-6 bin kişi, açıldığı gün zarar edeceksiniz dedik. Açıldığı gün itibarıyla zarar ediyor. 130 milyon lira harcarak 2018 haziranında hizmete girecekti, aradan 4 tane haziran geçti, 2022 haziranında açıldı. Maliyete bakıyorsunuz, 130 milyon bitti, ardından 30 milyon lira gitti, ardından 150 milyon lira kredi alındı. Kur hesabıyla bakıldığında fahiş bir rakam var karşımızda, bu kadar para battı. Bursa Büyükşehir Belediyesi, Türkiye’nin en borçlu belediyeleri arasında. T2 hattı yanlış projedir, şimdi oraya para kazandırmak için akıl almadık işler yapıyorlar. T2 tramvayı çok yavaş, Bursasporlu Ardiles bir duraktan diğerine koştuğunda T2’yi geçiyor, biliyorsunuz. Proje yanlış, bu kadar para harcandı.”

    ERKAN AYDIN: “GEMLİK HALKI, HATALI T2 PROJESİNE KURBAN EDİLİYOR”

    CHP Bursa Milletvekili Erkan Aydın akıldan, bilimden uzak bir yönetimin Bursa’yı ve ülkeyi getirdiği durumun gözler önünde olduğunu belirterek, “Minimum kaynakla yapılabilecek işler dahi, birinci planda yandaşı kayırmak, kaynakları birine aktarmak olduğu için maalesef ülkemizde sorun haline dönüşüyor. En sonunda yanlış bir projeyi ayağa kaldırabilmek için Gemlik ve çevre ilçe halkı yolcu-müşteri olsun diye T2 hattına kurban ediliyor. Bunun yanlış olduğunu bir kez daha tekrarlıyoruz. Şunun şurasında genel seçime 9 ay, yerel seçime 16 ay kaldı. Biz bunların hepsini çözeceğiz” şeklinde konuştu.

    KAYIŞOĞLU: “AK PARTİ’NİN YÖNETİM ANLAYIŞI SIKINTILI”

    CHP PM Üyesi Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu da konuşmasında, AK Parti’nin yönetim anlayışının bilimden, akıldan, ortaklaşmadan uzak olduğunu belirterek, “Sonra hayata geçirdikleri proje karşılık bulmayınca insanları ona zorlamak için insanların hayatını zorlaştırıyorlar. Çanakkale Köprüsü’nde, Osmangazi Köprüsü’nde insanları buraya yönlendirebilmek için feribot fiyatlarına zam yaptılar. Şimdi de T2 hattında aynı şeyi yapıyorlar. Bu yönetim anlayışı doğru değil, yerel yönetimlerin görevi insanların hayatını kolaylaştırmaktır.Bu yanlıştan dönülsün” dedi.

  • Bursa Siyah İnciri dalında kaldı

    Bursa Siyah İnciri dalında kaldı

    Bursa Siyah İncirinin önemli üretim merkezlerinden olan Mudanya’nın Yaylacık Köyünde çiftçilerle bir araya gelen CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, hasat dönemi geldiği halde alıcı olmadığı için incirin dalında kaldığını söyledi.

    Bir kilo incirin çiftçiye maliyetinin 15- 20 lira olduğunu kaydeden Sarıbal, “Türkiye’nin dünyada tanınan, marka olmuş en önemli meyvelerinden biridir Bursa Siyah İnciri. Bursa’nın 40 köyünde yetiştiriliyor. Türkiye’nin en fazla katma değer yaratan ürünlerinden biri. Çok özel bir ürün. Başka bölgelerde denemeler yapılmış ama aynı kalite yakalanamamıştır. Sadece Bursa’da bu kalitede yetiştiriliyor. Yıllık yağış, hava, nem, deniz havasının etkisi, toprak yapısı bu ürünü belli bölgelerde yetişmesini sağlıyor. Önemli kılıyor. Geçen yıl kilosu 20 liraya satılan Bursa Siyah İnciri, bugün hasat yeni başladığı halde alıcı yok. Meyveler olgunlaşmış ama alıcı yok” dedi.

    Dünyaya ihraç ediliyor

    Bursa Siyah İncirinin Avrupa ülkeleri başta olmak üzere dünyanın farklı ülkelerine ihraç edildiğine dikkati çeken Sarıbal, “Ekonomik kriz nedeniyle dünyada gıda ürünlerinde bir aksama var. Ama geçen yıl bu ürünleri alan iş dünyası, tüccarlar, bu yıl Avrupa’da, Rusya’da geçen yılın altında mı satıyorlar bu ürünü? Böyle bir şey yok. Tüketimde bir miktar azalma var ama fiyatlarda bir düşüş yok. Oysa son bir yılda Türk Lirası dolar karşısında neredeyse 3 kat değer kaybetti. Yani geçen yılın fiyatlarıyla karşılaştırdığımızda bu yıl bu ürünün 60 liranın üzerinde olması gerekir. Bugün bu ürünün alıcısı yok” dedi.

    Önceki yıllarda ürünü çiftçiden alıp ihraç eden tüccara seslenen Sarıbal, “Bu işten ekmek kazanan tüccarlarımızın, şirketlerimizin bu konuya hassasiyetle bakması gerekir. Çiftçimiz zarar ederse, zarardan dolayı ağaçlarını keserlerse, üretim olmazsa herkes kaybeder, kimse bu işten bir şey kazanamaz. O yüzden birinci çağrımız tüccara. Çiftçinin hakkını verin. Çünkü bu çiftçi kışın budamasını yaptı, gübresini attı, damla sulamasını yapmış, işçi çalıştırıyor, elektrik, bu parası ödüyor. Kendi emeği, tarlanın kirası var. Yaptığımız hesaba göre ihracatlık siyah incirin kilosunun maliyeti 15-20 lirayı bulmakta. Oysa bugün maliyetinin çok altında fiyat teklif ediliyor” diye konuştu.

    “Gün bugün, çiftçinin yanında durun”

    Sarıbal, Bursa Büyükşehir Belediyesi, Tarım ve Orman Bakanlığı ve iktidara da “Gün bugündür, çiftçinin yanında olun” çağrısında bulundu. Sarıbal, şunları söyledi:

    “Bursa Büyükşehir Belediyesi 5-6 yıl önce ‘Siyah inciri kurtarıyoruz’ diyerek Tarım A.Ş’yi kurdu. Sayın Büyükşehir Belediye Başkanı, Zaman bu zamandır. Bugün gelin bu çiftçinin ürününe sahip çıkın. Yanında olun.

    Bir diğer çağrımız Tarım ve Orman Bakanlığına, Hükümete.

    Gün bugündür. İhracatçıyı desteklemeniz gerekiyorsa ihracatçıyı destekleyin. Çiftçiyi desteklemeniz gerekiyorsa, bugün zamanıdır, çiftçiyi destekleyin. Bu ürüne yazık etmeyin.

    100 milyon dolar için, bir milyar dolar için bu ülkenin nerelerde ne pazarlıklar yaptığını biliyoruz. Bu ürün ihracat ürünü. Buna sahip çıkın. %100 yerli ve milli bir ürün. Bunu dünyanın diğer ülkelerine gönderelim. Bakanlık aracılığıyla, Tarım Kredi Kooperatifleri aracılığıyla, diğer kurumlar aracılığıyla bunu gönderelim. Siyah incire sahip çıkın. Bursa’daki 40 köyün de temel üretim maddesi, geçim kaynağı. Lütfen sahip çıkın. Desteklemeyi arttırın. Ürüne bir yol açın. Çiftçi bu sarmaldan, bu zor durumdan kurtulsun, ülke gelir ve döviz kazansın.”

    Çiftçiler; örgütlenin!

    Sarıbal, çiftçilere de seslenerek “Örgütlenmek zorundayız. Birlikte olmak zorundayız. Kooperatif veya birlik kurmak zorundayız. Tüccarlar da başkaları da para kazanmak için burada. Onlara diyecek sözümüz yok. Ama biz örgütlenip kendi ürünümüzü kendimiz pazarlayabilecek hale gelebilmeliyiz. Yoksa tesadüflerle, şanslarla geldiğimiz yer işte bu kadar. 3 yıl iyi gider 4 yıl yerle bir olur. 4 yıl kötü gider 5 yıl iyi olur. Tesadüflerle bu işlerin olmayacağını biliyoruz” dedi.

  • CHP’li Sarıbal’dan gübre fiyatı tepkisi

    CHP’li Sarıbal’dan gübre fiyatı tepkisi

    Çiftçilerin girdi maliyetleri her ay biraz daha artıyor. Çiftçi maliyetleri içinde gübredeki fiyat artışı ise dikkat çekici boyutta.. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı son tarımsal girdi fiyat endeksine (Tarım-GFE) göre gübre fiyatları son bir yılda yüzde 234 (3,4 kat) arttı.

    Ekim ayından itibaren yeni tarımsal üretim sezonu başlayacak. Bu dönemde en fazla kullanılan taban gübrenin tonu ise 18 bin lirayı buldu. Konuyu değerlendiren CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal, geçen yıl fiyatlar nedeniyle çiftçinin yeterli gübre kullanamadığını, bu yıl da aynı durumun yaşanabileceğini söyledi.

    Sarıbal, özellikle fosforlu gübredeki fiyat artışının ise Mehmet Cengiz hegemonyasına dikkat çekti. Sarıbal, fosforlu gübrelerdeki Mehmet Cengiz faktörünü şu sözlerle aktardı:

    Mehmet Cengiz karteli

    “Gübre fiyatları son altı ayda fosforlu gübrelerde yani 18/46 (DAP) gübresinde yüzde 50 arttı. Dünyada 500 dolar iken bizde 1000 doları buldu fosforlu gübrenin tonu. Bunun sebebi ne? Kartelleşmiş Mehmet Cengiz egemenliği.

    Çünkü Mazı Dağı’nın bütün fosfor yatakları Mehmet Cengiz’e teslim edilmiş. Eti Maden’e ait olan bu fosfor kaynakları iktidarın özelleştirmesiyle Mehmet Cengiz’e geçti. Diğer bütün firmalar abluka altında. Doğru dürüst bir işlem yapılamıyor. İthalat yapılamıyor. Bütün fosfor hegemonyası Mehmet Cengiz’de.

    Mehmet Cengiz, Anadolu’nun dağlarında halka ait olan fosforu alıyor ve çiftçimize %100 zamla satıyor. Bu kadar da olmaz! Bu kadar çiftçiyi bitiren bir politika olmaz.

    Birkaç ay sonra buğday, arpa, kışlık ürünler ekilecek. Fosforlu gübre fiyatının nereye gideceği belli değil. Bu koşullarda çiftçi ne bu gübreyi alabilir ne buğday ekebilir ne de toplumun gıda sorunu ve tarım sorunu çözülebilir.

    Bu ülke gıda sorununu da buğday sorununu da tarım sorununu da ancak maliyetler ucuzlarsa giderebilir. Oysa fosforlu gübrede sınırsız bir yükseliş var. Sebep Mehmet Cengiz. Sebep iktidar. İktidar – Mehmet Cengiz diyaloğu, iş birliği, bütün kaynakların Mehmet Cengiz’e verilmesi ve Türkiye tarımının ve gıdanın çökmesi.”

  • CHP Bursa İl Başkanlığı’ndan Kestel OSB tepkisi

    CHP Bursa İl Başkanlığı’ndan Kestel OSB tepkisi

    CHP Bursa Kestel İlçe Başkanı Hatice Doğan’ın açıklaması şu şekilde;

    “Üzerinde bulunduğumuz arazi Bursa’nın İmar Anayasası sayılan Bursa çevre düzeni planında tarım ve orman arazisi olarak işlenmiş bir alandayız. Kağıt üzerinde tarım ve orman arazisi olan ama bu arazi AK Parti ve MHP’nin başını çektiği Cumhur İttifakı tarafından yağmalanarak Organize Sanayi Bölgesi oluşturulmaya çalışılmaktadır. Bu çalışmayla ilgili biliyoruz ki çeşitli toplantılar yapılıyor girişimlerde bulunuluyor. Kestel’in yıllarca sağ siyasetle yönetildiğini yirmi yılda AK Parti iktidarıyla yönetildiğini hepimiz bilmekteyiz. Burada bir senaryo var, değerli yol arkadaşlarım. Birinci sanayi bölgesi, Kestel’e kurulurken o zaman iktidarda olan partilere yerinin yanlış olduğu defalarca söylendi, itirazlar yapıldı. Fakat orası o gün yapıldı, bugün kentin içinde yanlış bir projeydi o gün. O gün biz bunu yine dillendirdik, yine yaptılar. Bugün de yapılmak istenen, kurulmak istenen organize sanayi ile ilgili biz bu duyumları aldığımız günden beri sahadayız, araştırıyoruz, inceliyoruz.”

    “Hodri meydan biz buradayız”

    “En son belediye meclis toplantımız yapıldığında meclis üyemiz AK Partili Belediye Başkanı Önder Tanır’a açık açık şunu dedik, Kestel’de dört tane organize sanayi var. Kestel beşincisini taşıyacak kapasitede değil. Dört bir yanımızı sanayi sarmış. Biz sanayiye karşı değiliz. Ama bunlar hep tarım arazilerini seçiyorlar. Bu işleri yapmak için. Önder Tanır şöyle bir yanıt verdi bize. “Ben de karşıyım bu sanayi bölgesine” dedi. Ben de buradan ona bugün şöyle sesleniyorum: Önder başkan hodri meydan biz buradayız. Bak biz karşı çıkıyoruz meydan okuyoruz. Diyoruz ki Kestel’e bu sanayi bölgesi olmaz diyoruz. Ama senaryo değişti değerli basın mensupları. Ne oldu? Buraya kurulması düşünülen teknoloji bilim sanayisinin dışına çıkıldı. Ne yapıldı burada?”

    “Dediler ki birinci sanayi bölgesi Kestel’in içinde havayı kirletiyor. Evet Kestel hava sahası en kirli ilçelerden biri. Bunu AK Parti iktidarı hatta Cumhur İttifakı da biliyor. Niye Cumhur İttifakı diyoruz; çünkü Kestel’de küçük ortağın hiç sesi çıkmıyor bunlar olurken. MHP’den hiç yanıt gelmiyor bunlar yaşanırken. Hava sahamız kirli bunu kendileri tescil ettiler. “Bursa’nın en kirli hava sahasına sahibiz” filmi çevirdi Önder başkan.

    “Kestel Birinci Sanayi Bölgesi’nin bedelini hala ödüyor”

    Birinci sanayi OSB’yi buraya taşıyacağız dedi, Ya Allah’tan korkun, bu alanı biz gezdik. Burada buğday yetişiyor, ayçiçeği yetişiyor, soğan tarlası karşımızda. Meyve ağaçları, üzüm bağları karşımızda. Ya bu alanlar neden yok ediliyor? Neden tahrip ediliyor? Kestel Belediyesi biliyorsunuz 1 TL’ye ekmek satıyor. 1 TL’ye ekmek satarken AK Partili Belediye Başkanı Önder Tanır çıktı ‘buğday ekeceğim’ dedi. Tarlalarda popülist politikalar yaptı, resimler, görüntüler verdi. Sana sormazlar mı? Senin sanayi kuracağın yerde tarım arazisi var. Sen Türkiye’nin her yerinde tarım arazisi arıyorsun buğday ekeceğim diye. Yapma Önder başkan. Kestel Birinci Sanayi Bölgesi’nin bedelini hala ödüyor. Çok ağır ödüyor.

    Dört tane sanayi, bir çimento fabrikası ve beşincisini buraya kurmak istediğiniz sanayiyi burada Kestel taşıyacak değil. Geldiğimiz nokta biz bunu istemiyoruz. Köylüde tarım yapmak istiyor. Siz bugüne kadar tarımı desteklemediniz. Hatta şunu yaptınız. Ukrayna savaşta biliyorsunuz. Oradan gelen gemilerden ay çiçek yağlarını alkışlayarak bayram havasında karşıladınız. Hep şov diyoruz ya. Kendi alanlarımızı ekmiyoruz, kendi tarımımızı üretmiyoruz. Türkiye dışa bağımlı bir tarım politikası izliyor. Geldiğimiz bu noktadan sonra biz şunu buradan söylüyoruz. Önder Tanır, iki yıldır Kestel’de bacalı sanayiye söz verdin filtre takacağız diye. Son iki yıl, Temmuzda bitti. Hala filtreler takılmadı. Biz size neden güvenelim? Siz filtreyi takmadınız. Üstelik adınız da akçeli işlerle anılmaya devam etti. Aklanmadınız, biz size güvenmiyoruz. Bunu yasal ve hukuksal açıdan takip edeceğiz. Sonuna kadar arkasında duracağız.”

     

    CHP Bursa İl Başkanı İsmet Karaca da şöyle açıklama yaptı

    “Daha önceki toplantılarımda da dile getirdiğim gibi yirmi yıllık AK Parti iktidarının, bu karanlığın sonuna doğru yaklaşıyoruz. AK Parti de tarihin karanlık sayfalardaki yerini alacak. Bunu en iyi kim biliyor? AK Partililer biliyor. Çünkü en çok anket yaptıran onlar.. Diyorlar ki artık bu iktidar bitiyor. Çalan çaldı çırpan çırptı.. geride kaldıysa, çünkü bir baktığımızda yirmi yıllık iktidarları boyunca bu ülkede satmadıkları hiçbir şey bırakmadılar bakın Cumhuriyetin bütün kazanımlarını yirmi yıl boyunca yetmiş milyar dolara sattılar.

    İki buçuk milyarlık borcun, faizini dahi ödemiyor. Türkiye Cumhuriyeti her ay iki buçuk milyar dolara yakın faiz ödüyor. İki buçuk yıl ödediğiniz faiz yetmiş beş milyar dolar. Şeker fabrikalarını sattılar, gübre fabrikalarını sattılar, yolları, hanları, hamamları ne aklınıza geliyorsa, para edecek ne varsa satıldı. Türkiye’nin neresinde arazi var. Neresinde para ödeyecek bir iş var, çeviriyorlar. Şu an Bursa’da bakın son bir ayda dördüncü açıklamamız. Buraya daha önce de gelmiştik. Hemen arkada yine bir mera var. Hazine arazisi var, oraya da bir ceza. yapmak istiyorlardı.

    “Buraya çöplük yapıyorlar”

    Şimdi AK Parti’nin meralara karşı hasmane tutumunu anlıyorum. Samanlı’da da altı yüz dönümlük Samanlı merası var. Yüz sekiz bin metrekaresine şu an beton dökülüyor, Lojistik merkezi yapacaklarmış oraya. Şehir hastanesinin yapılmasına mahkeme dur demişti. Orası taşkın alanı, burada risk var. Bundan dolayı şehir hastanesinin yapımına izin verilmemişti ama lojistik merkezi yapılınca demek ki risk olmuyormuş. Şu an beton dökülüyor.. Şimdi AK Parti ülkede hayvancılığı bitirdiğine göre meraya ihtiyaç yok diyor. Bu anlamda onları anlıyoruz. İnsanlar ineklerini kesime gönderiyor. Süt yirmi sekiz lira. Yirmi yedi lira doksan beş kuruş. Bir litre süt. Onun dışında artık çöplük mü diyelim? Katı atık ayrıştırma mı diyelim? Belediye Başkanı katı atık ayrıştırma deyince çöplük olmadığını iddia ediyor. İki milyon metrekare. Tek gerekçesi hazine arazisi olması. Haritayı açıyorlar. İki milyon metre kare kare para. Bakın binlerce insan oraya, daha aldıkları evlerin taksitleri, kredileri bitmedi ki daha uzun müsaade edecekler. Buraya çöplük yapıyorlar. Gerekçe de hazine arası olması. Samanlı’yı söyledim. Cumhurbaşkanı bugün ve yarın Ukrayna’ya gidecek. Ukrayna’dan iki tane tahıl yüklü gemi çıkarınca diplomasi zaferi ilan ediyorlar. Zafer naraları atıyorlar. Ayçiçek yüklü gemiyi görünce neredeyse selama duruyorlardı. Resmi tören yapacaklardı. İşte bakın topraklar burada. Bizim kurtuluşumuz Ukrayna’dan, Rusya’dan gelecek tahıllarda ay çiçek gemilerde değil. İşte buralar, siz buralara gelip beton döküyorsunuz.”

     

    “Bu topraklar böyle talan görmedi”

    “Bu topraklar Moğol istilasında böyle böyle zulüm görmedi, böyle talan görmedi. AK Parti’nin son dönemi. Son günleri elde avuçta ne varsa para edecek, bir an önce nakde çevirmek için hiç gözünün yaşına bakmıyorlar. Şu anda da Kestel Belediye Başkanı’na baştan karşı çıktığı Kestel’in beşinci OSB’sinin yapılması planlanan OSB’nin bulunduğu bölgedeyiz. Bakın dört tane var Kestel’de. Bursa’da halihazırda on sekiz tane çalışan OSB var. Şöyle bir dönüp bakın. OSB’den doluluk oranlarına bakın. Biri yüzde elli beşte çalışıyor, birisi bilmem kaçta çalışıyor. Her şeye karşı çıkıyorsunuz diyorlar ya, biz karşı çıkmıyoruz. Buraya iki yüz elli iki tane yapacak, dört yüz elli iki tane fabrika yapısına ihtiyaç varsa ama yapılsın ama buraya değil. Bir, doğru yön tespit edilecek. Bu fabrikalar mutlaka ülke için ihtiyaçsa kurulur. Orada istihdam olur, ekonomiye değer kazandırılır. Biz bunlara karşı değiliz. Neye karşıyız? İşte buraya. Bakın biliyorsunuz tarım arazileri yapıyorsam o hareket karşı çıkar. Maliyeti yüksek oluyorsa ona göre maliyet hesabı yapacaksınız, daha uygun yerlere yapılması gerekiyor. Daha henüz Bursa’daki OSB’ler tam kapasiteye ulaşmamışken bir yenisine daha ihtiyaç var.

    “Halkın çıkarını savunmaya devam edeceğiz”

    Bursa Ticaret Odası’na seslenmek istiyorum. Onlar da resmen arsa spekülatörlüğü yapılıyor. OSB, BTSO yönetiminin ticaret sanayi odası yönetimlerinin işi arsa emlak, ofis işletmesi midir? Arsa spekülatörlüğü müdür yoksa gerçek anlamda sanayiciye yardımcı olmak, onları yatırıma yönlendirmek midir? Gittiler yüz yetmiş lira, yüz seksen lira benim edindiğim bilgi, yalansa onları düzeltsinler eksikse topladıkları yerleri bin liradan iki bin liradan dört beş katına on katına. E şimdi bu odaların görevi bu mudur? Köylüden üç kuruşa aldıkları tarlaları gidip sanayicilere on katına, yirmi katına satmak mıdır? Hali hazırda olsa biraz dolmadan yeni olsa bile yenisi yapılıyor. Ama şu an çok net bir durum var. AK Parti gidiyor. Giderek ne bulduysa paraya çevirmeye çalışıyor. Bu sadece Bursa değil arkadaşlar. Türkiye’nin her yerine bakın. Türkiye’nin her yerinde AK Parti para edecek ne varsa araç, mezar satıyor. Biz bu kenti savunacağız. Günleri sayılı, kim buralara göz diktiyse, kim buralardan rant sağlamayı düşünüyorsa ellerini çabuk tutsunlar. Eğer buranın her şeyini bitirip on ay içerisinde uyduruyorlar sattık kendileri bilir ama onu da söyleyelim, bu talana mutlaka bir hesap sorulacak. Bu talana mutlaka bir dur denecek. Kentte her nokta arkasında kamunun çıkarını, halkın çıkarını savunmaya devam edeceğiz.”

     

  • Bozdağ’dan Kılıçdaroğlu’na YKS tepkisi

    Bozdağ’dan Kılıçdaroğlu’na YKS tepkisi

    Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Yozgat’ın Akdağmadeni ilçesinde KYK Erkek Öğrenci Yurdu, Akdağmadeni İlçe Jandarma Binası, Akdağmadeni Kazım Karabekir Fen Lisesi, Akdağmadeni İlçe Sağlık Müdürlüğü ve Akdağmadeni Aile ve Sosyal Politikalar İlçe Müdürlüğü’nün toplu açılış törenine katıldı. Bakan Bozdağ, burada CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na YSK’da olmayan ancak kendilerinde bulunduğunu iddia ettiği bilgileri nasıl temin ettiğini sordu.

    “Seçim güvenliği diye tartışma başlatıyorlar”

    2023 seçimleri öncesi muhalefetin seçim güvenliği konusunda bir zaaf oluşacağını öne sürerek algı oluşturmaya çalıştıklarını söyleyen Bakan Bozdağ, “Seçim güvenliği diye tartışma başlatıyorlar. Ben hep söylerim eğer bir parti seçim güvenliği tartışmasını başlatıyorsa bilin ki seçimi kaybedeceğine dair emareler çoğalmış, tabanına mazeret uydurmak için bir çaba içerisindedir. Kaybedince sandıklar şöyle oldu, falan böyle oldu diye şimdiden mazeret hazırlıyorlar. Bunu görüyorum. Halbuki bizim sistemimizde seçimlerin organizasyonunu, seçimlerin dürüstlük içinde yapılmasını genel denetimini, seçimlere ilişkin yolsuzluk iddialarını, itiraz ve şikayetleri YSK karara bağlar. Ancak seçimleri partiler yapar partiler. Sandık başında her partinin birer temsilcisi var 5 kişi, birer de devlet memuru var. Partilerin hepsi bir araya gelip, anlaşıp parti temsilcileri hile yapabilir mi? Türkiye’nin bu kadar ilçesinde 10 binlerce mahallesinde, 10 binlerce köyünde bunun fiilen yapılabilmesinin imkanı var mı? Yok. Ama buna rağmen milletin zihnini bulandırmak için yalan üstüne yalan söylüyorlar. Bu millet seçimi sizden daha iyi biliyor. Belli ki bunlar seçim yapmayı da bilmiyor” dedi.

    “Birileri Kemal Bey’i fena aldatıyor, fena faka bastırıyor”

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “YSK’da olmayan bilgiler bizde var” sözleri üzerine açıklamalarda bulunan Bozdağ, “Sayın Kılıçdaroğlu geçen gün diyor ki. Benim elimde YSK’nın elinde olmayan bilgiler var. Adamın seçimden haberi yok çünkü haberi olsa böyle bir açıklama yapmaz. Çünkü hatırlarsanız daha önce kendi seçimde gidip oy kullanamadı. Bu kadar seçim nasıl yapılır, seçim sandıkları nasıl olur, seçmen kütükleri nasıl olur, seçmen listeleri nasıl olur buna dair bir bilgisi yok. Yani birileri Kemal Bey’i fena aldatıyorlar fena faka bastırıyorlar. Seçmen listeleri YSK’da var güncellemesi şu an yapılmamış ama partiler isterse onlara verebiliyor YSK. Kanun buna amir. Belli ki YSK’daki bilgiler yetmemiş bunların elinde başka bilgiler var.

    Ben şimdi buradan Adalet Bakanı olarak soruyorum Sayın Kılıçdaroğlu’na. Sizin elinizde YSK’nın elinde olmayan hangi bilgi var? Size bu bilgileri kim servis etti, nereden aldınız. Çünkü kişisel verilerin korunması anayasal bir haktır. Kişisel verileri korumak için bir kurumumuz, bir kurulumuz var ve bütün kamu kurum ve kuruluşları vatandaşlarımızın kişisel verilerini korumakla sorumlu ve yükümlüdür. Nereden aldınız bunu? Meşru bir yoldan almadığınız açık. Eğer meşru yoldan aldıysa Sayın Kılıçdaroğlu, açıklasın YSK’dan aldım, nüfustan aldım desin. Nerden aldı açıklamıyor. Bir gizem veriyor yaptığı açıklamaya. Sonra da yanındakiler bu gizemi düzeltmeye gayret ediyorlar, çaba sarf ediyorlar, beyhude. Çünkü bunlar seçmenlerin zihninde, oy kullanacak kişilerin doğum yerlerine göre onları tasnif edip vatandaşlarımızın arasına fitne ve fesat sokmak istiyorlar. Şunun doğum yeri buraymış o zaman bu şu millettenmiş, şunun doğum yeri şura o zaman şu inançtan bunun doğum yeri burası zaman bu. Siz fişlememi yapıyorsunuz bu milleti. Doğum yerlerine, analarının babalarının adlarına göre ilçelerine illerine göre bu insanların seçmen tercihleri hakkında değerlendirmemi yapıyorsunuz. Bu da suç, kabul edilemez bir durum. Bunu buradan ifa eder ve derim ki korkunun ecele faydası yoktur. Bunlar gördüler sonucu şimdiden oraya buraya saldırıyorlar” şeklinde konuştu.

  • Sarıbal’dan İznik Gölü çevresindeki tahribata tepki

    Sarıbal’dan İznik Gölü çevresindeki tahribata tepki

    4. Dünya Göçebe Oyunları için bu yıl Bursa İznik seçildi. Oyunlar için İznik Gölü’ndeki 600 dönümlük arazide yürütülen çalışmaları yerinde inceleyen CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, yapılan tahribatı sert sözlerle eleştirdi. Sarıbal, konuya ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:

    “Birinci sınıf tarım toprağı”

    “Çalışmaların yürütüldüğü yer, su havzasında olan kamışlık ve doğal yaşam alanı olan, gölün ekolojik parçası olan, gölle tamamen ilişkisi olan bir bölüm. Binlerce yıldır İznik Gölü ile beraber çalışan bir yer. Birinci sınıf tarım toprağı. Gölün hemen bitişiğinde. Sulak alan içerisinde. Taş, mıcır, buraya uygun olmayan malzeme dökülmekte. Bir taraf kamış, bir taraf göl. Bu mükemmel toprağın üzerine sürekli taş, malzeme ve mıcır dökülmektedir.

    “Bu çalışma İznik Gölünün kalbine vurulmuş bir hançer”

    Gerekçe şu; Gençlik ve Spor Bakanlığı buraya el koyarak 600 dönümlük arazi üzerinde 4’sü düzenlenecek Dünya Göçebe Oyunları için alan yaratılmak istenmektedir.

    “Beyefendinin keyfi”

    Gençlik ve Spor Bakanlığı, Dünya Etnospor Konfederasyon Başkanı Bilal Erdoğan’ın da olduğu bir tanıtım toplantısı yaptı. Biz o isimleri ve yapıyı görünce anladık; burada bir danışıklı dövüş, burada ‘beyefendinin’ keyfi olsun diye, dünyadaki bir yapının, bir organizasyonun buraya gelmesi öngörülmüş.

    Bu talan, çok net bir şekilde, Gençlik ve Spor Bakanlığı kullanılarak Bilal Erdoğan’ın okçuluk keyfi olsun diye caka satma işidir.

    600 dönüm. İznik Gölünün kenarında, 50 bin tondan daha fazla taş ve malzeme ve 600 dönümlük bu mükemmel ekosistem, ekolojik sistem, bu doğal toprak bu taşa bu hafriyata teslim ediliyor.

    Bu toprakta mera olabilir, üretim sahası olabilir. Ama en önemlisi kamışlık alan yok edilerek yani Gölün bioçeşitliliği yok edilerek, ekolojisi yok edilerek, maalesef üzerine hafriyatlar dökülmeye çalışılmakta.

    “Buna razı değiliz, kabul etmiyoruz”

    Ovada bir çiftçi bir metrekare alana su baskını veya başka nedenlerden dolayı tarlasını kurtarmak için bir kamyon malzeme döktüğünde binlerce lira para cezası veriliyor. Başka davalar açılıyor.

    Burada 600 dönüme yakın bir yer, birinci sınıf tarım alanı, birinci sınıf toprak, kamışlık, İznik Gölünün ana yaşam merkezi. Canlıların göl ile kara arasındaki göç yolu aynı zamanda. Buradaki canlıların yaşama, beslenme, konaklama ve dinlenme yeri olan bu alan bir beyefendiye peşkeş çekiliyor. Gerekçe; dünyadaki bir spor organizasyonu için. Beyefendinin okçuluk yarışmalarını rahat yapabilmesi için.

    “Gelsinler görsünler”

    Bursa Valisini, Tarım İl Müdürlüğünü, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığını göreve çağırıyoruz. Gelsinler görsünler.

    Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı televizyonlara çıkıp konuşuyor. Gelsin şurayı görsün. Vidanı varsa ahlakı var ise Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bakanı ise gelsin burayı görsün. Bu ülkeye nasıl ihanet ettiklerini, İznik Gölünü nasıl talan ettiklerini gelsin görsün. Neye mal olduklarını gelip görsünler burada.

    Kime sordular? Hangi gerekçeyle, nasıl yapabilirler bunu?

    Bir tarafta nektarin, bir tarafta erik, bir tarafta kivi, bir tarafta üzüm ve hemen yanında İznik Gölü. Bu büyük bir yağmadır. Büyük bir talandır.

    Beyefendinin oğlu istediğini yapsın diye Göçebe Oyunları gerekçesiyle İznik Gölü katledilemez. İznik yağmalanamaz. İznik Gölü beyefendilere peşkeş çekilemez.

    “4 gün Göçebe Oyunları oynanacak sonra ne olacak burası?”

    Belli ki Dünya Etnospor Konfederasyon Başkanlığını yürüten ve Etnospor’un başında olan Bilal Erdoğan için özel hazırlanan bir yer gibi durmaktadır.

    “Ülkeye ihanet”

    Bu koşullarda buraya bu tesisi yapmak gerçekten bu ülkeye büyük ihanettir.

    Bu ülkenin savcısını, hakimini, bu ülkenin kamu görevlilerini, İznik Kaymakamını, İznik Tarım İlçe Müdürünü, Bursa Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğünü, Bursa Valiliğini, Bursa Tarım İl Müdürlüğünü, Tarım ve Orman Bakanlığını, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığını göreve çağırıyorum ve suç duyurusunda bulunuyorum.

    Bu toprakları, bu gölü kimsenin katletme hakkı yoktur. Bunu bütün dünyanın bilmesi, bütün Bursa’nın bilmesi gerekmektedir.

    Burası bir tek kişiye, bir zümreye, bir şahsa özel katledilemez, yağmalanamaz. Bu ekosistem yok edilemez. Burası bu ülkenin 84 milyon insanına aittir. İznik’e aittir. En önemlisi İznik Gölüne aittir. İznik Gölünün yaşam alanıdır.”

    Çalışmaların yapıldığı alanın eskiden mera konumunda olduğunu belirten Sarıbal, “Önce mera alanından çıkarılıp bu beyefendilere peşkeş çekiliyor. Beyefendinin keyfi olsun diye meralarımız katlediliyor, çocuklarımızın geleceği çalınıyor” dedi.

  • İçişleri Bakanlığı’ndan Kılıçdaroğlu’na çağrı

    İçişleri Bakanlığı’ndan Kılıçdaroğlu’na çağrı

    CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçmen bilgileriyle ilgili iddiası üzerine İçişleri Bakanlığı’ndan açıklama yapıldı.

    Bakanlıktan yapılan açıklamada şunlar denildi:

    “Kılıçdaroğlu’nun YSK’da olmayan ancak kendilerinde bulunduğunu iddia ettiği bilgileri nasıl temin ettiğini açıklaması gerekmektedir. Aksi takdirde, kişisel verilerin mevzuata aykırı temin edilmesinden ötürü Bakanlığımızca suç duyurusunda bulunulacaktır.”

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu verdiği röportajda “Bizim elimizdeki seçmen bilgileri Yüksek Seçim Kurumu’nun elinde de yok” şeklinde konuşmuştu.

  • Bahçeli’den Kılıçdaroğlu’na sert eleştiri

    Bahçeli’den Kılıçdaroğlu’na sert eleştiri

    Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, “FETÖ’nün Siyasallaşma Sinsiliğine Hizmet Edenlerle” başlıklı yaptığı yazılı basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi.

    “Zillet ittifakı bünyesinde tecessüm ve temerküz eden, adeta iftira ve ihanet cephesine dönüşen irili ufaklı partilerin Türkiye aleyhine estirdikleri yalan rüzgarı kendilerini zora sokacak bir fırtına halini almıştır.

    Türk siyaset hayatının bu tip ve böylesi bir yozlaşma akımına kapılan partileri daha fazla taşıma imkanı, daha fazla hazmetme ihtimali eşyanın tabiatına aykırı olduğu gibi; akıl, ahlak ve milli irade ölçülerine de bütünüyle terstir.

    Türkiye’yle hesaplaşmak için sıraya girmiş iç ve dış mihrakların hem ümit kapısı olan hem de bunlarla derin bir ünsiyet bağı oluşturan zillet partilerinin demokrasi güvenliğimizi her mevziden tehdit ettiği kristalize bir gerçektir.

    CHP Genel Başkanı’nın aleni bir şekilde devlete saldırması, çürüdüğünü pervasızca iddia etmesi, bununla da yetinmeyip Erzurum ziyaretinden hemen sonra koşa koşa Şırnak Uludere’yi ziyaret edip kabuk bağlamış yaraları açmaya çalışması su katılmamış bir provokatörlüktür.

    Üstelik Türkiye Cumhuriyeti’nde “Roboski” diye bir yerleşim yeri olmamasına rağmen, bölücü terör örgütünün bu kirli üslubunu seslendiren Kılıçdaroğlu bir kez daha yaş tahtaya basmıştır.

    Şırnak’ın Uludere ilçesinin Ortasu Köyü’nde 28 Aralık 2011 tarihinde yaşanan müessif hadisenin üzerinden geçen 11 yıl sonra helalleşme maskesi altında bölücü tezlere destek vermek, terör örgütünün değirmenine su taşımak aymazlık ve tabansızlıktır.

    Kılıçdaroğlu özellikle şunu bilmelidir ki, Türkiye’de “Roboski” diye bir yer yoktur, olmamıştır, olmayacaktır.

    Roboski tanımlaması, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne kast etmek, taş koymak, pusu kurmak, ateş açmak, bölücülüğe hizmet etmektir.

    Kılıçdaroğlu Kürt kökenli kardeşlerimi istismar çemberine alarak hissiyatlarını kanatmayı siyaset zannedecek kadar art niyetli, heveslerini kaşımayı helalleşme adıyla tevil edecek kadar da izansız ve kalpsizdir.

    Uludere’den Roboski, Türkiye’den de Kürdistan çıkarmayı düşleyen kim olursa olsun akıbeti felakettir, bu çerçevede yanlış hesap yüklü bir maliyetle Türk milletinin kutlu iradesine çarpıp bölücü ittifakın tepesine binecektir.

    Türkiye’nin her başarısı, her milli kazancı, yüreklerimizi sevince boğan her atılımı CHP başta olmak üzere, zillet ittifakının diğer ortaklarında derin ve tedavisi imkansız hayal kırıklıklarına neden olmaktadır.

    Çünkü söz konusu ittifak partileri kimliğini kaybetmenin yanında ülkemizin gerçeklerinden tamamıyla kopmuşlardır.

    Son tahlilde zillet ittifakı Türkiye’nin yabanı ve yabancısı bir çıkar ortaklığı hüviyetine bürünmüştür.

    Bu ittifakın kendine bile devası olmayan marjinal bir partisinin sözde Kürt sorununu gündeme getirip Cumhur İttifakı’na akıl danelik yaparak mesaj vermeye çalışması beyhude bir rezaletin, sipariş bir hıyanetin dile getirilmesinden başka bir şey değildir.

    Türkiye düşmanlarına acentelik yapan, milli birlik ve dayanışma ruhuna zehir saçan iflah olmaz münafıkların sözde Kürt sorununu ısıtıp ısıtıp ana gündem konusu yapma iştahları kiralık siyasetlerinin, sömürgeleşmiş zihniyetlerinin, mandacı şahsiyetlerinin ibretlik bir sonucudur.

    Bu teslimiyetçi ve tezvirat ehli ikiyüzlü devşirmelere milletimizin kulak vermesi, dikkate alması, ciddiyete müstahak görmesi muhal bir hayaldir.

    Maalesef zillet ittifakı PKK’nın kanlı ve kahredici istikametindedir.

    Bunun yanında FETÖ de ahtapot gibi bu ittifakı sarmış, uyuşturmuş, akıl ve siyasetine ambargo koymuştur.

    Artık hiçbir şey gizli saklı değildir.

    PKK’nın yıllardır siyasallaşma arayışlarına refakat eden HDP’nin hala ve henüz siyaset ve demokrasi hayatından çıkarıl(a)maması büyük bir risk ve tehlike olarak karşımızda duruyorken, FETÖ’nün zillet ittifakında siyasal taban tutma çabaları da bir diğer vahim gelişme halinde belirginlik kazanmış durumdadır.

    Görülen ve görücüye çıkarılan yakıcı gerçek şudur ki, FETÖ’yü siyasallaştırmak için zillet ittifakı aynı zamanda kuluçka, aynı zamanda kundak işlevi görmektedir. Ve bütün amiller, bütün ameller buna işaret etmektedir.

    Terör örgütü olan Gülen hareketi zillet ittifakını taşıyıcı beden olarak kullanırken, buna karşılık hiçbir itiraz veya aykırı ses bugüne kadar duyulmuş değildir.

    Herkes dürüst bir şekilde siyaset muhasebesini yapmak zorundadır.

    CHP ve diğer vagon partileri eğer FETÖ’yü siyasallaştırma hususunda gizil ve gizli bir hedefin takipçisi ise bunu milletimizin karşısına çıkıp anlatacak yürekli tavrı gösterebilmeli ve kararı da Türk milletine bırakmalıdırlar.

    Bizim nazarımızda PKK ile FETÖ arasında hiçbir fark yoktur.

    PKK’nın yörüngesine sabitlenen zillet partilerinin FETÖ’nün siyasette açık seçik temsil noktasına gönüllü olmaları malumun ilanı, bilinenin ibrası şeklinde okunacak, böyle de yorumlanacaktır.

    Hiç kimse minderden kaçmamalı, kaçak güreşmemelidir.

    Siyasi namus gereğince herkes tercihini yapmalı, nerede durduklarını, kimlerle yanak yanağa verdiklerini, nasıl bir emel ve hedef birlikteliği içinde yer aldıklarını açıklamalıdır.

    Türkiye’nin aleyhine konuşlanan Biden muhalefeti PKK’yla FETÖ’nün oksijen çadırıdır, soğuk hava deposudur, siyasi sığınağıdır.

    2023 yılına yaklaştığımız şu günlerde kartlar açık oynanmalı, aziz milletimiz şeytani hesaplarla rahmani haysiyeti tefrik ve teşhis eden basiretiyle karanlık senaryoları yırtıp atmalıdır.

    Madem Biden’ın muhalefeti vızır vızır faaliyet halindedir, o halde FETÖ’nün siyasallaşmasına sözde demokrasi, insan hakları ve özgürlükler adına ABD’nin ortam açması, destek çıkması, fırsat sunması tutarlılık olarak değerlendirilecektir.

    ABD’nin siyasal sistemine tıpkı Demokratlar ve Cumhuriyetçiler gibi Gülen hareketinin de partileşerek girmesinde yarar vardır.

    Teröristbaşı Gülen’i Türkiye’ye iadeye yanaşmayan ABD yönetimi, Washington ile Pensilvanya arasında casusluk ve istihbarat köprüsü değil, siyasi bağlantı kuracak tavrı gösterebilmelidir.

    Şayet arzu ediliyorsa, Gülen hareketine kurdurulacak muhtemel parti ABD siyaseti ve zillet ittifakıyla eşzamanlı diyalog kanallarını da netleştirecek, 15 Temmuz’un planlayıcıları ve uygulayıcıları gecikmeyle de olsa aynı çatının sütunları halinde buluşacaklardır.

    Türk milleti zemzem diyerek zehir servisi yapanları tanımaktadır.

    Türkiye düşmanlığının ulaştığı mesafe de ortadadır.

    2023 yılı bu düşmanlığın sökülüp atılacağı muazzam bir milat olacaktır.

    Cumhur İttifakı bu kutlu hedefe ulaşmaya hazırlıklıdır, kararlıdır, yeminlidir.

    FETÖ’yü ve PKK’yı artan dozlarla siyasal alana çekmek için kapalı devre iş tutanları, bu uğurda faaliyet içinde olanları Türk milleti asla affetmeyecek, bunları gelmeden tarihin çöplüğüne fırlatıp atacaktır.”

  • Mehmet Ali Çelebi, AK Parti’ye mi geçiyor?

    Mehmet Ali Çelebi, AK Parti’ye mi geçiyor?

    Gazeteci ve eski CHP Milletvekili Barış Yarkadaş, Mehmet Ali Çelebi’nin AK Parti’ye geçeceğini iddia etti. Ve gözler Çelebi’ye çevrildi.

    Çelebi, 2018 genel seçimlerinde CHP’den milletvekili seçildi. 2021’de CHP’den istifa etti. İstifanın ardından 17 Mayıs 2021 tarihinde kurulan Memleket Partisi’ne katıldı. 25 Şubat’ta ise Memleket Partisi’nden de istifa etti. Ardından bağımsız milletvekili oldu.

    İddiaya ilişkin bir açıklama yapmadı ama Mehmet Ali Çelebi, sosyal medya hesabından “40 bin vatan evladımız boşuna toprağa düşmedi. PKK-Öcalan severlerin hoş görüldüğü denklemlerle işim olmaz net! Sìyaseti bıraksam da 6+1 değil, Cumhur İttifakı derim!” ifadelerini kullandı.

    Çelebi, “Çabuk unutanlara önemli bir hatırlatma:15 Temmuz’da direnmese ben dahil kumpaslarda yargılanan istisnasız herkes, ölüm listelerindeki Türkiye’nin binlerce önemli ismi bugün hayatta olmayacaktı. Hepimiz katledilmiştik” diye de ekledi.

    AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan da sosyal medya hesabından paylaşımda bulundu. “FETÖ’nün gadrine uğramış Çelebi’nin bilinen bu gerçeği ifade etmesine saldıranlar aynaya bakmalı” dedi. Ve ”Çelebi aynı yerde, dağılan CHP ve türevleri! Mehmet Ali Çelebi ile birçok konuda farklı düşünebiliriz; ama bu aziz milletin geleceğine dair ortak rüyalarımız çok kıymetli. Bu vatan bizim!” ifadelerini paylaştı.

  • Mehmet Ali Çelebi kimdir? Mehmet Ali Çelebi hangi partide?

    Mehmet Ali Çelebi kimdir? Mehmet Ali Çelebi hangi partide?

    Şubat ayında Memleket Partisi’nden istifa eden bağımsız İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi geçen günlerde Cumhur İttifakı’na yönelik söylemleriyle dikkatleri üzerine çekmişti. Bu kez de Mehmet Ali Çelebi’nin AK Parti’ye katılacağı iddiaları konuşulmaya başlandı. İşte Mehmet Ali Çelebi hakkında merak edilen önemli noktalar…

    MEHMET ALİ ÇELEBİ KİMDİR?

    ‘Mehmet Ali Çelebi’, 23 Temmuz 1984 tarihinde Ankara’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Amasya’da tamamladı. Maltepe Askerî Lisesini birincilikle bitirdi. 2007’de Kara Harp Okulunu 4. olarak bitirdi ve teğmen oldu. 1 senelik eğitimden sonra askeri helikopter pilotu oldu.

    Ergenekon davaları kapsamında, “örgüt adına Hizb ut-Tahrir örgütü içine sızarak faaliyetlerde bulunduğu” iddiasıyla 18 Eylül 2008’de tutuklanarak, 41 ay cezaevinde yattı.11 Mart 2014 tarihinde hakkında iddia edilen suçlardan beraat etti. Yaşadıklarını “Teğmen” adını verdiği kitapta kaleme aldı.

    CHP 35 ve 36. Kurultaylarında parti meclisine girdi. 2018 genel seçimlerinde milletvekili seçildi. 29 Ocak 2021 tarihinde CHP’den istifa etti.

    17 Mayıs 2021 tarihinde kurulan Memleket Partisine katılan Çelebi, 25 Şubat 2022 tarihinde Memleket Partisi’nden de istifa etti.

    MEHMET ALİ ÇELEBİ ÖZEL YAŞAMI

    Mehmet Ali Çelebi, cezaevinde olduğu sırada Ergenekon davaları dolayısıyla mahkemeye ziyarete gelen hemşire Kezban Merey Çelebi’yle evlendi. 38 yaşındaki Çelebi, bir çocuk babasıdır.

  • CHP’nin ‘YAŞ’ kararları eleştirisine tepki

    CHP’nin ‘YAŞ’ kararları eleştirisine tepki

    Ömer Çelik, Adana’da partisinin il binasında gazetecilere açıklamalarda bulundu.

    “Orduya dönük negatif mesajlar veriyorlar”

    CHP’nin Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararlarını eleştirmesine değinen Çelik, “Yüksek Askeri Şura kararlarına dönük olarak söylenen sözlerin hiçbir geçerliliği olmadığını söylemek isterim. Bir milletvekili çıkmış Yüksek Askeri Şura kararlarında liyakat ölçüsünün kullanılmadığını, başka ölçülerin kullanıldığını ifade etmiş. CHP Milletvekili bunu neye göre söylüyor, neye göre liyakat ölçüsü kullanılmamış, kendisinin kıstası nedir bununla ilgili ortada bir şey yok. Cumhurbaşkanımızın devletin başı olarak kendisine anayasa tarafından verilmiş görevler gereği, çeşitli süreçlerin içerisinde bulunmasını eleştiri konusu yapıyor. ‘Birliklerden gelen liyakatle ilgili değerlendirilmeler yukarıda dikkate alınmıyor’ diye bir ifade kullanıyorlar. Sanki bu kişi bütün raporları görüyor, bütün toplantılara katılıyor gibi bir tutum ortaya koyuyor. Bütün bunların hepsi Yüksek Askeri Şura kararlarından bir bilgisizlik neticesinde yapılan değerlendirmeler. Büyük bir ihtimalle de bu kararlardan rahatsız olan birileri tutmuş bunlara bir not vermiş, onlarda bu notu dillendiriyorlar. ‘Odalarında gizlice şunları yapıyorlar’ diyerek fitne, birilerini tehdit etmeye çalışıyor. Bu yine tipik CHP’den yansıyan, her vesileyle toplumun belli bir kesimini tehdit etme politikasının devam ettiğini gösteriyor. Daha sonra Milli Savunma Bakanımız ve Genelkurmay Başkanımızın liyakatini sorguluyorlar. Bunu sorgulayanların bir yetkisi yoktur, sadece spekülasyon için geleneksel olarak sık sık yaptıkları gibi orduya dönük negatif mesajlar veriyorlar” diye konuştu.

    “Açıklamalar, nifak sokma arayışıdır”

    Türk Silahlı Kuvvetleri’nin çok büyük başarılara imza attığını söyleyen Çelik, “Bu süre içerisinde Suriye’de, Doğu Akdeniz’de ve Libya’da Türk Silahlı Kuvvetleri çok büyük başarılara imza attı. Yine Azeri kardeşlerimizin 2.Karabağ Savaşı’nda ordumuzun verdiği desteğin ne kadar kıymetli ve stratejik olduğu bir kere daha burada görüldü. Bütün bu başarılar ortadayken tutup liyakat veya ehliyet sorgulaması yapmaya çalışmak sadece nifak sokma arayışıdır. Cumhurbaşkanımızın içerisinde bulunduğu süreçlerde yetkilerini kullanmasını sorgulama konusu yapmak zaten ne anayasal düzenden ne de demokratik geleneklerden haberdar olmadıklarını gösteriyor. Bunların Yüksek Askeri Şura kararlarıyla ilgili yaptıkları açıklamalar tamamen bir nifak siyasetinin neticesidir” ifadelerini kullandı.

    Operasyon hazırlığı sürecinde yapılan açıklamaları ‘Sorumsuzluk’ olarak nitelendiren Ömer Çelik, daha sonra şunları söyledi:

    “Suriye’de yakın zamanda Cumhurbaşkanımızın ‘Bir gece ansızın gelebiliriz’ mottosuyla ortaya koyduğu bir irade var. Bütün bunlar söz konusuyken sanki ordudaki diğer liyakatli komutanların engellenmesi şeklinde sunmaya çalışmak, ya da bunu ordunun düzenine negatif bir müdahale olarak adlandırmaya çalışmak saçma sapan bir şey. Hem de bunu terörle mücadele bağlamında bir operasyon hazırlığı yapılırken dile getirmek sorumsuzluktan başka bir şey değil.”

    “Kendi kendilerine helalleşmeleri lazım”

    Dönemin CHP Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum’un ‘Ordu kağıttan kaplanmış’ sözlerini hatırlatan Ömer Çelik, “Ordunun siyasete müdahale etmemesini eleştirerek, bakın etmesini değil, etmemesini yani ordu siyasete müdahale etmiyor, ordu kağıttan bir kaplan gibisinden bir açıklama yaptı. Yani siyasete müdahale etmeyen, anayasal düzene bağlı kalan, demokratik kurallara bağlı kalan bir orduyu kağıttan kaplanmış diyerek aşağılayacak kadar ileri gidiyorlar. Dolayısıyla bugünlerde helalleşme adı altında yürüttükleri şeyler, asıl işledikleri bu cürümlerle kendi kendilerine helalleşmeleri lazım. Sürekli olarak askeri ve yargı vesayeti üzerinden hesaplaşmaya çalışmayı bir gelenek haline getirmişler. Bunun dozu, aralığı azalsa da bu huy değişmiyor” dedi.

    İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırısı

    İsrail’in Gazze’ye düzenlediği saldırıyı kınayan Çelik, “Bu saldırı bizim şimdiye kadar olduğu gibi şiddetle kınadığımız saldırılardan bir tanesidir. Uluslararası toplumun buna müdahale etmesi gerekir. İsrail’in de bu saldırıları biran evvel durdurması gerekir. Buradan çıkacak bir şiddet döngüsünün hiç kimseye faydası olmayacak, barışla ilgili idealleri daha uzağa atacaktır. Bu saldırıyı kınarken uluslararası toplumu göreve çağırıyoruz” diye konuştu.

    Alevi Vakıfları Federasyonu İkinci Başkanı Selami Sarıtaş’a düzenlenen saldırıya da değinen Çelik, saldırıyı kınadıklarını belirterek, “Biraz evvel de kendisi ile görüştüm. Geçmiş olsun dileklerimi ilettim. Şundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın; alevi canlarımıza yapılan her saldırı bize yapılmıştır. Ayrımız gayrımız yoktur. Bugün alevi dernekleri vakıfları çok güzel bir açıklama yaptılar. Gelin, cemevlerine, alevi canlarımıza yapılan saldırılar gibi bütün nefret suçlarına karşı hep beraber bir tavır koyalım dediler. Tabi ki hep beraber bir tavır koyuyoruz. Hele ki Muharrem ayının 1’nci gününde alevi canlarımız lokmalarını paylaşmaya hazırlanırken cemevlerine bu saldırı gerçekleşti. Emniyetimiz, adliyemiz hemen üstüne düşeni yaptı. Emniyetimizin bunu bütün boyutları ile açığa çıkaracağından hiçbir kuşkum yok” dedi.

  • Muharrem İnce, Kılıçdaroğlu’nu sert eleştirdi

    Muharrem İnce, Kılıçdaroğlu’nu sert eleştirdi

    Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, Muğla programının ardından Bodrum’a gelerek Memleket Partisi İlçe Binası’nın açılışına katıldı. Partililere seslenen İnce, daha sonra partililerle beraber Bodrum merkeze kadar yürüdü.

    İnce ilçe binasının açılışında yaptığı konuşmada, “Bana neden ayrıldın diyenlere tekrar söylüyorum. Atatürk’ün partisi değil orası, onun için ayrıldım. CHP’nin tek hizmeti Anıtkabir diyen Konya milletvekili de orada. Bu adamları nereden buldun Kılıçdaroğlu, sonra Muharrem İnce ve Atatürkçüler partiden gidecek. Kim gelecek? Davutoğlu ile Babacan’la iş yapacaksın öyle mi? Kılıçdaroğlu, Muharrem İnce gibi Atatürkçüleri partiden yolladın, oraya FETÖ’cüleri doldurdun, PKK’lıları doldurdun. Libya teskeresi konusunda İyi Parti ‘evet’ oyu verdi, CHP ‘hayır’ oyu verdi. Neden hayır veriyorsun. Doğru yapmışlar, Akdeniz’de var olmak istiyoruz. Türk askeri Libya’da olmalı ki Akdeniz’deki gazı alabilelim, pay sahibi olabilelim. Sorunlu mu, zor mu, zor. Biz büyük devletiz, neden hayır veriyorsun, PKK istemediği için mi hayır veriyorsun. Yarın iktidar olduğunda Libya teskeresine hayır mı vereceksin. Libya politikasını destekliyoruz, Mavi Vatanı destekliyoruz. Memleket Partisi olarak ‘evet’ oyu vereceğiz. Türkiye Azerbaycan’a yardım etti. CHP milletvekili çıktı ‘Türkiye maalesef Azerbaycan’a yardım etti’ dedi. Kafaya bakın. Memleket Partisi iktidarında Azerbaycan’a daha fazla yardım edeceğiz, Erdoğan az yaptı, biz daha fazla yardım edeceğiz. Ermenistan’a karşı Azerbaycan’ı ezdirmeyeceğiz. Atatürk’ü tartışıyorsan seninle ittifak konuşmayız. Kadına şiddet, çocuk istismarını yüksek sesle kınayacaksın, rantı düşünmeyeceksin, doğaya ve çevreye saygı göstereceksin, terörün her türlüsünü kınayacaksın, PKK diyorsan seninle işim olmaz, PKK bir terör örgütüdür” dedi.