#

Genel

Datça’da yerel tohum seferberliği

Mehmet ÇİL/DATÇA (Muğla), (DHA) – MUĞLA’nın Datça ilçesinde, ‘Zehirsiz topraklarda zehirsiz üretim’ sloganıyla 5 yıl önce kurulan Yerel Tohum Derneği’nce üyeler arasında tohum takası yapılarak, yerli tohum kullanımının artırılması sağlandı. Küçük hobi bahçeleriyle başlatılan çalışmalarda 50 dönümlük alana ulaşılırken, meyve ve sebzelerden bakliyatlara kadar elde edilen 300 tür ürünün 1000’e yakın tohum çeşidi, Datçalı üreticilerle paylaşılıyor.
Üreticileri yerel tohumlarla tekrar buluşturmanın yanı sıra Datça yarımadasının coğrafi yapısını, endemik bitki örtüsünü, tarımını, toprağını, denizini, havasını, suyunu korumak amacıyla kurulan ve geçen yıl Datça Tarımsal Kalkınma Kooperatifi adıyla bir üst örgütü oluşturulan Yerel Tohum Derneği’ne katılım, her geçen gün artıyor. Datça Yerel Tohum Derneği Başkanı Zeki Karacan, derneğin her geçen gün çığ gibi büyüdüğünü söyledi. Datça Belediyesi’nin 5 yıl önce derneğe tahsis etmiş olduğu 10 dönümlük arazide çalışmalara başladıklarını belirten Karacan, dernek sonrası kooperatifleşmenin ardından kurucu ortakların da katılımıyla 50 dönümlük alanda ekim yaptıklarını belirtti.
‘KORONAVİRÜS, TARIMIN ÖNEMİNİ GÖSTERDİ’
Dernek ve kooperatif olarak İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyükşehirlerden gelip Datça’ya yerleşen, doğal tarıma gönül vermiş kişilerin katılımı ile her geçen gün büyüdüklerini vurgulayan Karacan, “Koronavirüs olayından sonra gördü ki büyük devletler bile bunun önemini algıladı. Sadece tarımla uğraşanlar değil, artık birçok insan evlerinin balkonlarında sebze yetiştiriyor. Bizim yıllardır yapmaya çalıştığımızı bir koronavirüs 3 ay içinde yaptı. Acı ama maalesef bir gerçek. Bu olaylardan sonra dernek ve kooperatifimize olan ilgi arttı. Çok sayıda, yeni üyelik ve yerel tohum talebi geliyor. Derneğimizin 80 üyesi, kooperatifimizin 15 ortağı var. Koronavirüs tehdidi ortadan kalktıktan sonra daha geniş kitlelere ulaşacağımıza inanıyorum” dedi.
Datça Yerel Tohum Derneği’nin aktif üyeleri arasında yer alan emekli gazeteci Tülay Şakraker (61), kırsal Kızlan Mahallesi’ndeki 4 dönümlük arazide yerli tohumlarla organik tarım yaptığını söyledi. Derneğin ilk üyeleri arasında yer aldığını anlatan Şakraker, “Derneğimizin ilk yerli tohum üretim denemelerini bu bahçede gerçekleştirdik. Şimdi benim gibi birçok arkadaş, bahçelerinde yerel tohumla üretimler yapıyor” diye konuştu.
İnsanların artık yediği ürünlerin nasıl ve hangi koşullarda yetiştirildiğini bilmek istediğini söyleyen Şakraker, “Büyükşehirlerde yaşarken ne yazık ki bu şansa sahip değildik. Datça yarımadası doğal tarım için çok elverişli ve herkes hangi ürünün nerede yetiştiğini biliyor. Bu bahçe bir anlamda benim meditasyon alanım, burada rahatlıyorum. Burada günlük en çok tükettiğimiz sebze ve meyveleri yetiştirmeye çalışıyorum. Sebzeler mevsimine göre değişiyor. Salatalık, domates, marul, maydanoz, nane, taze soğan, taze fasulye, mısır, lahana gibi ürünler başta geliyor. Ayrıca 60’a yakın meyve ve zeytin ağacım var” dedi.
ELEKTRONİK MÜHENDİSİ ÇİFTÇİ
Datça Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’ne son katılan ortaklardan Özgür Dönmez (42) ise Avustralya’da elektronik mühendisliği eğitimini tamamladıktan sonra yerleştiği Datça’da, 13 yıldır muz başta olmak üzere kavun- karpuz gibi meyve üreticiliği yapıyor. Avustralya’da geçirdiği trafik kazasından sonra havası ve bol oksijeninden dolayı Datça’ya yerleştiğini anlatan Dönmez, “Burada meyve ve sebze yetiştiriciliği yapıyorum. Datça muzu, beğenilen meyvelerin arasında yer alıyor. Dünyanın içinde bulunduğu durum ortada, insanlar yedikleri ve içtikleri gıdalardaki kimyasallardan dolayı sağlıklarını kaybediyor. Bu nedenle insanlar, artık kendi coğrafyalarındaki yerel ürünleri tercih eder oldu. Koronavirüs olayı kendi tarımı, kendi tohumu olmayan ülkelerin başına neler geldiğini bize gösterdi. Bölgemize özgü pek çok endemik bitki var. Yerli kavun karpuzlarımız, yerli muzlarımız kendi toprağından çok daha güzel verim veriyor. Geçenlerde Sındı köyünde eski bir evde bulduğumuz çok eski karpuz tohumları bulduk. Toprağa ektik, ancak bitkisi hiç karpuza benzemiyor. Bekleyip göreceğiz” diye konuştu. 
Üretim aşmasında kimyasal gübre kullanmadığını belirten Dönmez, “Hayatın olmazsa olmazı zehirsiz bir yaşam için, bitkilerimizin de kimyasalsız bir gübrelemeye ihtiyacı var. 10 dönümlük bir alanda meyve ve sebze üretimi yapıyorum. Arazinin bir tarafında eski bir bataklık vardı. Burayı göle çevirdik. Şimdi içerisinde balıklar var. Sazan, kefal ve yılan balığı yetiştiriyoruz. Balıkların gübrelediği suyla, bahçenin su ve gübre ihtilacı karşılanıyor. Böylelikle bitkilerimizi hiç kimyasal gübre olmadan yetiştirebiliyoruz” dedi. 

FOTOĞRAFLI