#

Chp

Kılıçdaroğlu: 15-20 Temmuz’dan sonra sarayın lale devri başladı”

Kılıçdaroğlu: 15-20 Temmuz'dan sonra sarayın lale devri başladı"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, darbe girişiminen ardından devletin, iktidarın arka bahçesi olduğunu ileri sürerek, “15-20 Temmuz’dan sonra sarayın lale devri başlamıştır.” dedi.

Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “15 Temmuz gecesine dair şüphe bulutları artık dağıtılmalıdır. Kılıçdaroğlu o gece kimlerle konuştuğunu, hangi pazarlıkları yaptığını öncelikle kendisi anlatmalıdır” dediğini ifade ederek, “Bütün HTS kayıtları sende. Benim kimlerle konuştuğumu ben biliyorum, sen de biliyorsun, devlet de biliyor. O gece kim kiminle konuştu, kim kiminle neyi konuştu hepsi devletin arşivinde zaten. Bunları açıkla kardeşim. Niye açıklamıyorsun? Lafa gelince dil bir karış. Bizzat kendisi FETÖ’nün bir numaralı siyasi ayağıdır.” diye konuştu.

FETÖ’nün bütün unsurlarının devletin kılcal damarlarına yerleştirildiğini, atamaları yapanın FETÖ’nün siyasi ayağı olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, “Bunu anlamamak için afedersin beyinsiz olmak lazım. Bu kadar basit.” dedi.

Darbe girişiminin yaşandığı gece yaverleri de FETÖ mensubu olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Marmaris’te gizlendiğini iddia eden Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın darbe girişiminin olacağını bildiğini, “ne olur ne olmaz” diye Marmaris’e gittiğini öne sürdü.

Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz’un “Allah’ın lütfu” olarak görüldüğünü, 20 Temmuz’da OHAL ile sivil darbe yapıldığını ileri sürerek, FETÖ’nün, Bank Asya’nın önünden geçmiş insanların cezaevine konulduğunu, “parası, dayısı olanların dışarıda olduğunu” savundu.

“Sarayın lale devri” eleştirisi

Darbe girişimi ve 20 Temmuz sonrası sarayın ayrı bir konuma geldiğini belirten Kılıçdaroğlu, “15-20 Temmuz’dan sonra sarayın lale devri başlamıştır. Devleti tümüyle kendi arka bahçesi haline getirmiştir. Devlette liyakat… ‘Ne demek liyakat. Ben söyledikten, ben atadıktan sonra liyakat mı olur? Ben istediğim adamı atarım, benim atadığım adam zaten liyakatlidir. Onun liyakat ölçüsü bana sadakattir zaten.’ Bitti. Liyakat kavramı, onda sadakat olarak anlaşılıyor.” diye konuştu.

Daha sonra ekonomide çöküntü başladığını savunan Kılıçdaroğlu, bunun kimsenin umrunda olmadığını, demokratik parlamenter rejimden tek adam parti devletine geçildiğini söyledi.

Kılıçdaroğlu, “Gazeteci ve televizyonculardan oluşan havuz beslemeleri bulunduğunu, saraya kim çok yağ çekerse o kadar para aldığını” ileri sürerek, şöyle devam etti:

“Başka bir besleme türü de son yıllarda ortaya çıktı. Devlet makamından güzel postlar kapmak, bir değil birden fazla yerden maaş almak. Adam eski milletvekili. Bir yere değil, üç yere daha yönetim kurulu üyesi. Dört yerden aylık alıyor. Saraya kul köle olmaz mı? Olur. Güreşçi, nereyi istiyorsun? Vakıfbank Yönetim Kurulu üyeliğine. Ama dışarıda kimler var? Evine ekmek götüremeyenler var. Aylardır iş bulamayanlar var. AK Parti’ye oy veren bütün vatandaşlarıma sesleniyorum; benim bu söylediklerimde bir harf yanlışlık varsa çıkıp bu kürsüden özür dileyeceğim. Ama bir harf yanlışlık yoksa, eğer sen hala gidip çoluk çocuğunun rızkını saraya kiralıyorsan ben insanlığımı sorgularım arkadaş.

Rant, ihale, para, dolar, avro deseniz orada, tefecilere hizmet, hepsi orada. 15 Temmuz’u fırsat bilip ‘Allah’ın lütfu’ olarak kabul edip malı götürüyorlar. Aile boyu götürüyorlar. Vatandaş perişan vaziyette. Manhattan’da gökdelen yapıyorlar, Muhammed Ali Clay’in çiftliğini satın alıyorlar. Biliyorlar ki dönem değişirse hep beraber Amerikaya gidecekler. ‘Bak bizi kızdırma, senin mal varlığını araştırırız’ şeklindeki tehdide, ağzına fermuar çekip tek kelime edemeyen bir kişinin Türkiye Cumhuriyetini yönetmesini kabul edemeyiz. ‘Ne mal varlığı? Her kuruşun hesabını ben milletime de bütün dünyaya da veririm. Araştırmazsanız namertsiniz’ diyemiyor. Bunu söyle, biz arkanda dururuz, her türlü desteği veririz. Yeter ki temiz ol, ahlaklı ol, yeterki kul hakkına el uzatma.”

İnsanların bir gelecek hayali varken millete hayal kurmayı bile unutturduklarını ileri süren Kılıçdaroğlu, son 2 yılda işinden olan kişi sayısının 3 milyon 202 bin olduğunu kaydetti.

Kılıçdaroğlu, 2,5 milyon yeni istihdam oluşturulacağının söylendiğini ancak yeni istihdam yerine insanların işinden olduğunu dile getirerek, “Sarayda çaresizlik yok ama vatandaşta var. Geçinemiyor vatandaş.” dedi.

Ayasofya’nın ibadete açılması

Ayasofya’nın ibadete açılması konusunun ilk kez 2005’te gündeme geldiğini ve Danıştay’ın başvuruyu reddettiğini, 2008’de açılan davada da talebin reddedildiğini anlatan Kılıçdaroğlu, 2018’de Anayasa Mahkemesine götürülen konunun, “kişi bakımından yetkisizlik kararı” verilerek iade edildiğini söyledi.

Kılıçdaroğlu, 2016’da Danıştay 10. Dairesinde açılan davaya müdahil olan Cumhurbaşkanlığı avukatlarının, davanın daha önce de görüşüldüğü ve reddedildiği, Ayasofya’nın kullanım şeklinin değiştirilmesinin Anayasaya göre yönetimin takdirinde olduğu gerekçesiyle reddedilmesini talep ettiğini öne sürerek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, kararın ardından “kahraman gibi” ortaya çıkarak, “Ayasofya’nın yeniden camiye döndürülmesi, kararlılığımızın sonucudur.” dediğini ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın samimi olmadığını iddia eden Kılıçdaroğlu, “Erdoğan’ın tek düşündüğü koltuğudur. O koltuk için feda edemeyeceği hiçbir şey yoktur.” diye konuştu.

“Kendi tarihini bilmez”

Mustafa Kemal Atatürk’e ve o dönemin yöneticilerine hakaretler edildiğini savunan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

“Erdoğan kendi tarihini bilmez, Kurtuluş Savaşı’nı bilmez, İstanbul’un nasıl işgal edildiğini de bilmez. Erdoğan, İstanbul işgal edilirken padişahın gidip, diz çöküp devleti teslim ettiğini de bilmez. Erdoğan Düyun-u Umumiye’yi de bilmez. Ama orada bir insan var. Haydarpaşa’da iner, küçük bir tekneye biner, sarayın karşısındaki düşman gemilerini görür ve şunu söyler; ‘geldikleri gibi gidecekler’. Erdoğan Kahramanmaraş’ı, Sütçü İmam’ı bilmez. Erdoğan Gaziantep’i, neden gazilik ünvanı aldığını bilmez. Erdoğan, Afyon’u bilmez, Duplumpınar’ı, Sakarya’yı bilmez. Erdoğan’ın tek bildiği yeşil dolarlardır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ayasofya’nın müzeye dönüştürülmesini eleştirdiğini ve “Bu vakfiyeyi kim değiştirirse Allah’ın, peygamberin, meleklerin, bütün yöneticilerin ve dahi tüm Müslümanların ebediyen laneti onun ve onların üzerine olsun” ifadelerini kullandığını belirten Kılıçdaroğlu, Osmanlı döneminde kurulan vakıflara mazbut vakıf denildiğini ve bunların hala faaliyette olduğunu kaydetti. Kılıçdaroğlu, “Bu vakfiyeyi kim değiştirirse, bir vakfiye değil bütün mazbut vakıfları aynı çerçeveye koyuyoruz, Allah’ın peygamberi, melekleri, bütün yöneticileri ve dahi bütün Müslümanların ebediyyen laneti onun ve onların üzerine olsun. Bence hiçbir sakıncası yok, olsun.” dedi.