Siyaset
Fuat Oktay, bütçe görüşmelerinde açıklamalarda bulundu
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, “2022 yılının ilk dokuz ayında yüzde 6,2 oranında büyüyen Türkiye ekonomisi, harcamalar yönüyle değerlendirildiğinde orta vadeli program hedefleriyle uyumlu hareket etmiştir” dedi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, 2023 Merkezi Yönetim Bütçe ve 2021 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı.
Oktay, Türkiye’yi Türkiye Yüzyılı’na hazırlarken, bugüne kadar yaptıklarının üzerine koyarak hedefleri aşmakta kararlı olduklarını belirterek, “Türkiye için yine büyük düşünüyor, bir kez daha devrim niteliğinde adımlar atacak olmanın heyecanını taşıyoruz. 2023 bütçemizle; ülkemize ve milletimize itibar, refah ve güç kazandıran politikalarımızla, önümüzdeki yıl milletten aldığımız gücü yine milletimize sunmaya hazırlanıyoruz. 2023 bütçe kanunu teklifimizin temel misyonu; insanımızı küresel belirsizliklerden ve risklerden koruyacak, her kesimden vatandaşımızı kollayacak bir mali altyapı oluşturmaktır. Bütçe teklifimiz, milletimizin ihtiyaçlarına odaklanan bir bütçe olarak, adil ve sosyal bir anlayışa sahiptir. Bu çerçevede toplumun tüm kesimlerine hitap eden, sahip çıkan programlar, destekler ve ödenekler içermektedir. Yüzüncü yılın bütçesi; yatırım, üretim, istihdam, ihracat ve büyüme odaklı bir yapıdadır. Bütçemiz kalem kalem işçisinden işverenine, çiftçiden esnafa emekliye, öğretmenlerimizden emniyet güçlerimize, KOBİlerimizden sanatçılarımıza, genci, yaşlısı dezavantajlı tüm bireyleriyle 85 milyonun bütçesidir” ifadelerini kullandı.
Küresel ekonomi
Oktay, korona virüs dönemi sonrasında 2021 yılında iktisadi faaliyetlerde toparlanma görüldüğünü kaydederek, 2022 yılının başından itibaren gelişmiş ekonomilerin öncülüğünde para politikasında sıkılaşma eğilimi görüldüğünü aktardı. Oktay, “Son gelişmelerle uyumlu olarak merkez bankalarının sıkılaşma adımlarını yavaşlatmaya başladıkları gözlenmektedir. ABD Merkez Bankası Başkanı, faiz artırımında yavaşlamanın bu ay içerisinde başlayabileceğini açıklamıştır. Muhtemel bir durgunluğu dizginlemeye yönelik benzer politikaların 2023 yılında yaygınlaşması beklenmektedir. Bununla birlikte, petrol ve diğer emtia fiyatlarındaki gerilemenin etkisi başta olmak üzere öncü veriler, küresel enflasyon görünümünde iyileşmeye işaret etmektedir. Talepteki zayıflamanın da önümüzdeki dönemde küresel enflasyonu düşürücü etkisinin olacağı değerlendirilmektedir. Diğer taraftan, finansal koşullardaki sıkılaşma, Rusya-Ukrayna savaşı, tedarik sorunları ve jeopolitik gerilimler küresel büyümeye ilişkin tahminleri aşağıya çekmiş, başta gelişmiş ekonomiler olmak üzere resesyon endişelerini tetiklemiştir. Uluslararası Para Fonu’nun 2022 Yılı Ekim Ayı Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’na göre, 2021 yılındaki yüzde 6’lık genişlemenin ardından, dünya ekonomisinin 2022 yılında yüzde 3,2 ve 2023 yılında yüzde 2,7 ile daha düşük oranda büyümesi öngörülmektedir. 2021 yılında yüzde 5,2 büyüyen gelişmiş ülkelerin, ivme kaybederek 2022 yılında yüzde 2,4 oranında; 2023 yılında ise yüzde 1,1 oranında hasıla artışı kaydetmesi beklenmektedir” şeklinde konuştu.
Oktay, şöyle devam etti:
“Önümüzdeki dönemde, küresel risklerin başında Avrupa’nın enerji sorunu yer almaktadır. İçinde bulunduğumuz kış mevsiminde Avrupa’nın enerji açığının, küresel büyüme açısından endişe kaynağı olmaya devam edeceği anlaşılmaktadır. Bu durum, gelişmiş ekonomilerde hane halklarının ve şirketlerin enerji giderlerinin bir süre daha yüksek seyretmesini beraberinde getirebilecektir. Yükselen faizler neticesinde değişken faizli konut kredilerinin yaygın olduğu gelişmiş ekonomilerde, hane halklarının borç yükü artmaktadır. Firmalar ise artan borç servisi maliyeti ile karşı karşıyadır. Küresel enflasyon dinamiklerini olumsuz etkileyen ve son dönemde bir miktar düşse de halen geçmiş yılların üzerinde seyreden emtia ve enerji fiyatlarının 2023 yılında makul seviyelere inmemesi ve jeopolitik gerilimlerin devam etmesi halinde küresel ekonomideki kırılganlığın sürmesi muhtemeldir.”
Türkiye ekonomisi
Türkiye ekonomisine ilişkin bilgi veren Oktay, “Küresel finansal krizden itibaren kesintisiz büyümeyi başaran Türkiye ekonomisi; 2020 yılının ikinci yarısından itibaren alınan etkili önlemler sayesinde birçok ülkenin keskin daralma yaşadığı salgın döneminde de büyüyerek olumlu yönde ayrışmayı başarmıştır. Türkiye, 2021 yılında ise güçlü sağlık altyapısı sayesinde aşılamaya hız kazandırarak yılın ikinci yarısından itibaren kontrollü normalleşme dönemine geçmiştir. Sanayide çarkları durdurmadan üretime ve ihracata hızla devam edilmesi ile firmalar ve hane halkına verilen desteklerin etkisiyle ekonomimiz yüzde 11,4 büyüyerek son elli yılın en yüksek büyüme hızına ulaşarak kesintisiz büyümesini sürdürmüştür. Ukrayna’daki savaşın olumsuz etkileri, salgın tarafından halihazırda zarar görmüş dünya ekonomisinin toparlanmasını engellerken, 2022 yılının ilk dokuz ayında yüzde 6,2 oranında büyüyen Türkiye ekonomisi, harcamalar yönüyle değerlendirildiğinde, orta vadeli program hedefleriyle uyumlu hareket etmiştir” değerlendirmesini yaptı.
“Son dönemde gerçekleştirdiğimiz büyüme performansı istihdama da yansımıştır”
Oktay, büyümenin istihdama da olumlu yansıdığını vurgulayarak, “Son dönemde gerçekleştirdiğimiz büyüme performansı istihdama da yansımıştır. Salgının etkilerinin en yoğun hissedildiği 2020 yılı ikinci çeyreğinden 2022 yılı üçüncü çeyreğine kadar olan dönemde, mevsimsel etkilerden arındırılmış olarak 4 milyon 900 bin istihdam artışı sağlanmıştır. 2022 yılı Eylül ayı ile 2020 yılı Nisan ayı mevsimsel etkilerden arındırılmış verileri karşılaştırıldığında, söz konusu artış 5 milyon 540 bin kişiye ulaşmaktadır. Jeopolitik sorunların ve küresel durgunluk endişelerinin gündemi meşgul etmeye başladığı 2022 yılının genelinde Türkiye ekonomisinin Orta Vadeli Program (OVP) tahminlerimizle uyumlu olarak yüzde 5 civarında güçlü ve dengeli bir büyüme sergilemesi beklenmektedir. Böylece Türkiye, mevcut dönemdeki zorlu sınamalara rağmen hedeflerine ulaşma kararlılığını sürdürecektir” diye konuştu.
2022 yılı Ocak-Ekim döneminde birikimli TÜFE artış oranının yüzde 57,8 olarak kaydedildiğini hatırlatan Oktay, “Bu eğilimde kur gelişmelerinin birikimli etkileri, Rusya-Ukrayna savaşına bağlı olarak yüksek oranda artan enerji ve gıda fiyatlarının yansımaları ve tedarik zincirlerindeki aksaklıklar belirleyici olmuştur. Bununla birlikte enflasyonist dinamikler yakından incelendiğinde, yılın ilk çeyreğinde ortalama yüzde 7 civarında olan aylık enflasyonun, yılın ikinci çeyreğinde yüzde 5 ve yılın üçüncü çeyreğinde ortalama yüzde 2,3 seviyesine gerilediği görülmektedir. Diğer bir ifade ile yılın ikinci yarısında aylık enflasyonların yılın ilk yarısına göre belirgin şekilde gerileme eğilimine girdiği gözlenmektedir. TÜFE yıllık artış oranının yıl sonunda OVP hedeflerimizle uyumlu olarak yüzde 65 civarında gerçekleşeceği, takip eden aylarda yıllık enflasyonun peyderpey gerileyeceği öngörülmektedir” ifadelerini kullandı.
Oktay, 2022 yılında küresel ekonomideki resesyon belirtilerine ve beklentilerine rağmen ihracatın yıllıklandırılmış olarak 253 milyar dolara ulaşmış olmasının önemine işaret ederek, “İhracatımızdaki güçlü seyre rağmen, tüm dünyada yükselen enerji emtia fiyatları ülkemiz dış ticaret dengesini olumsuz etkilemiştir. Enerji ithalat birim değer endeksi son açıklanan Eylül ayı verilerine göre Ocak 2021 yılındaki değerinin 3,7 katına çıkmıştır. Yine aynı değer 2022 Ocak-Eylül arası dönemde, 2021 yılının aynı dönemine göre 2,6 katı seviyesindedir. 2021 yılında cari işlemler açığının milli gelire oranı, ekonomimizdeki yüksek büyümeye rağmen yüzde 0,9 seviyesine kadar inmiştir. Bu gelişmede ihracatımızdaki hızlı artış ve seyahat gelirlerimizdeki yükseliş etkili olmuştur. 2022 yılında da enerji ithalat birim değerleri tarihsel ortalamaları düzeyinde devam ediyor olsaydı, 2022 yılı Ocak-Eylül döneminde 73,1 milyar dolar seviyesinde gerçekleşen enerji ithalat tutarı yarıdan fazla azalarak 31,9 milyar dolar seviyesinde gerçekleşecekti. Diğer bir deyişle, küresel jeopolitik gerilimlerin fiyatlar üzerinden dış ticaret ve cari dengemize yılın ilk dokuz ayında yaklaşık 41,2 milyar dolarlık olumsuz bir yansıması olmuştur. Sonuç itibarıyla küresel enerji fiyatlarındaki bu olumsuz yansıma olmasaydı cari işlemler dengemiz fazla verecekti” şeklinde konuştu.
KKM
Oktay, kur korumalı ve katılma hesabının finansal istikrarı güçlendirdiğini söyleyerek, “KKM ile birlikte devreye aldığımız destekleyici enstrümanlar sayesinde döviz kurlarındaki dalgalanma en aza indirilmiş, döviz tevdiat hesaplarının toplam mevduatlardaki payı önemli ölçüde gerilemiş ve TL mevduatların ortalama vadesi uzamıştır. Bu süreçte; katma değerli üretimi, istihdamı, yatırımları ve ihracatı odağa alan politikalarımızı selektif kredi yaklaşımıyla pekiştirdik ve öncelikli sektörlerimizin finansmana erişimini güçlendirdik. Hazine Destekli Kefalet Sistemi ile firmaların işletme giderlerini karşılamak, yatırım, ihracat ve imalatı teşvik etmek üzere yaklaşık 70,4 milyar liralık kredi imkanını işletmelerimizin kullanımına sunduk ve ayrıca tarım ve inşaat sektörüne 41,8 milyar liralık ilave kredi imkanı sağladık. Kredi garanti kurumlarına aktarılabilecek yasal kaynak tutarını 50 milyar liradan 100 milyar liraya çıkardık. Ayrıca, ihracatçılarımıza ve turizmcilerimize toplamda 150 milyar liraya ulaşan uygun maliyetli ve uzun vadeli kredi imkanı verilmiştir. 2023 yılında Hazine Destekli Kefalet Sistemi çerçevesinde toplam beş adet kefalet paketinin yürürlükte olacağı öngörülmekte olup, işletmelerimizin finansmana erişimini kolaylaştırmak için sistemini aktif şekilde kullanmayı sürdüreceğiz. Selektif kredi yaklaşımımızla ihracatçı sektörleri destekleyerek iktisadi faaliyetin sürdürülebilirliğini, yatırım kredileri ile de ekonominin büyüme potansiyelini destekliyoruz. Diğer bir deyişle, üretimi ve istihdamı teşvik edecek, ihracatı artıracak ve katma değerli yatırımların önünü açacak kredilerin, enflasyonist baskı oluşturmayacak şekilde, reel sektöre yönlendirilmesini sağlıyoruz” ifadelerini kullandı.
Oktay, 2021 yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifi’ne ilişkin detaylar vererek, “2021 yılında; Bütçe giderleri bir trilyon 603,5 milyar lira, bütçe gelirleri bir trilyon 402 milyar lira, bütçe açığı 201,5 milyar lira, faiz dışı açık 20,7 milyar lira olarak gerçekleşmiştir. 2021 yılı Merkezi Yönetim Bütçe başlangıç tahmini ile yıl sonu gerçekleşmelerine bakılacak olursa, bütçe başlangıç tahminlerinde bütçe giderleri 1 trilyon 346 milyar lir
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir Giriş