#

Gündem

“Haklarını bilmeyen kadın kalmamalı”

Kadınların başta anayasal hakları olmak üzere hukuki hakları konusunda bilgilendirme yapmanın toplumsal ve sosyal bir sorumluluk olduğunu değinen Medeni Hukuk Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şükran Şıpka, kadınların öncelikle T.C. Anayasası uyarınca erkeklerle eşit haklara sahip olduklarını bilmeleri gerektiğini söyledi.

Üniversitelerinin 100. Yıla Armağan Kitapları Serisi’nden yayınlanan “50 Soruda Aile Hukuku ve Kadının Yasal Hakları” kitabıyla bilinmesi gereken en önemli hakları, en basit haliyle anlattıklarını dile getiren Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şükran Şıpka, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde yayınlanan kitapta yer alan en önemli maddeler hakkında bilgi verdi.

“Hiç kimse zorla evlendirilemez, evliliğin iptali davası açılabilir”

Prof. Dr. Şükran Şıpka, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’na göre hiç kimsenin zorla evlendirilemeyeceğini belirtti. “Günümüzde hala küçük yaşta çocukların aile onayıyla evlendirilmesi kanayan yaramız” diyen Prof. Dr. Şıpka, “Oysa erkek veya kadın, 17 yaşını doldurmadıkça hiçbir Türk vatandaşı evlenemez. 17 yaşını doldurmuşsa, evlenmek için öncelikle kendi isteği ve rızası olmalıdır” ifadelerini kullandı. Şıpka, evlenmek istemeyen kişinin, evliliğe zorlandığı durumda savcılığa suç duyurusunda bulunabileceğini hatırlattı.
Şıpka, ayrıca kişinin Türk Medeni Kanunu’nun 149, 150 veya 151. maddelerine dayanarak evliliğin iptali davası açabileceğine de dikkat çekti.

“Korku ile yaptırılan evliliğin iptali için 5 yıl içinde iptal davası açılabilir”

Şükran Şıpka, az bilinen ama en önemli haklardan birinin de 152. Madde ile düzenlendiğine değindi. Kanunun, kadına yanıldığını veya aldatıldığını öğrendikten veya korkutulmanın etkisinin geçmesinden itibaren 6 ay ve evlenme tarihinden itibaren en geç 5 yıl içinde dava açma hakkı verdiğinin altını çizdi.

Evlilik birliği içerisindeki hak ve görevler

Şükran Şıpka, her şeyden önce evlilik birliği içerisinde kadının eşiyle eşit haklara sahip olduğunu vurgulayarak, kadın çalışmıyor bile olsa, ev içindeki emeğinin, aile geçimine katkı olarak değerlendirildiğini anlattı. “TMK m. 196/2 uyarınca eşin ev işlerini görmesi, çocuklara bakması, diğer eşin işinde karşılıksız çalışması, diğer eşin eve yapacağı katkı miktarının belirlenmesinde dikkate alınır” bilgisini verdi.

“Eşler oturacakları konutu birlikte seçerler”

TMK m. 186’ya göre, eşlerin ailenin oturacağı konutu tek başına seçme hakkına sahip olmadığını kaydeden Şıpka, kural olarak eşlerin bu konutta üçüncü kişilerden bağımsız oturma hakkına sahip olduklarına değinerek, “Şayet eşiniz sizi kayınvalide, kayınpeder gibi akrabalarıyla oturmaya zorlar ve bu durum evliliğinize ve kişilik haklarınıza zarar verirse, eşinizle ayrı bir bağımsız konutta oturma hakkına sahipsiniz. Bu konuda eşinizle anlaşamadığınız takdirde TMK m. 195 vd. maddelerine dayanarak aile hakiminin müdahalesini talep edebilirsiniz” diye konuştu.

“Tapuda aile konutu şerhi koydurmanız isabetli olur”

Şıpka, TMK m. 194/3 çerçevesinde, aile konutunun eşler tarafından satılmaması ya da üzerinde sınırlı ayni haklar kuramaması için tapuda aile konutu şerhi koydurulabileceğinin altını çizdi. Merkezi nüfus idaresi sisteminden veya nüfus müdürlüğünden alınan “yerleşim yeri belgesi ile medeni hâli gösterir nüfus kayıt örneği” ile birlikte, aile konutun kayıtlı olduğu ilgili tapu müdürlüğüne bir dilekçe ile başvurulması bu şerhin konulması için yeterli olacağını belirtti. Şıpka, sözlerine şöyle devam etti:
“Böyle bir aile konutu şerhi verdirmemiş olsanız bile, örneğin; eşiniz aile konutunuzu bir başkasına devretmek veya bir bankaya ipotek ettirmek istiyorsa, tapuda sizin onayınızın ve imzanızın alınması ya da bankanın imzalı onayınızı alması gerekiyor. Onayınız olmadan işlem yapılması halinde tapuda yapılan devir ve ipoteğe ilişkin kayıtlar geçersiz olacağından, mahkemeden tapu kaydının düzeltilmesini talep edebilirsiniz. Bu durumda, mahkemece sizin rızanız alınmadan yapılan işlem geçersiz sayılacak ve tapu kaydı yine eşinizin adına kaydedilir. Daha önceden tapuda aile konutu şerhi koydurmamış olsanız dahi bu davayı açma hakkınız vardır.”

Aile içinde görülen kötü muamele veya şiddete karşı ne yapabilir

Aile içinde kötü muameleye ve şiddete uğrayan kadınların mutlaka bilmesi gereken haklara da değinen Şükran Şıpka, “6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’a göre; şiddete maruz kalan veya kalma tehlikesi bulunan kişi, en yakın polis merkezine, jandarma karakoluna, cumhuriyet savcılığına, aile mahkemesi hakimliğine, kaymakamlığa veya valiliğe başvurabilir” şeklinde konuştu.

“Şiddete uğrayan kadın, psikolojik destek, geçici korunma veya sosyal yardım alabilir”

Şıpka, kadınların ilgili makamlardan neler talep edebileceklerine de açıklık getirdi. İlgili makamların, kadın ve çocukları için uygun barınma yeri, maddi yardımlar, psikolojik, mesleki, hukuki destek, sosyal bakım, rehberlik ve danışmanlık hizmetleri vererek, geçici koruma altına alınmalarını sağlayabileceklerini ve hatta çocuklara kreş imkânı da sunabileceklerini kaydetti.

“Gerekli durumlarda aile hakimi, kimlik bilgilerini değiştirebilir”

Bazı tedbirlerin ise sadece aile hakimince alınabileceğini vurgulayan Şıpka, “İş yerinizin değiştirilmesi, evli iseniz ortak yerleşim yerinizden ayrı bir yerleşim yeri belirlenmesi, hayati tehlike varsa ve diğer tedbirler yeterli olmayacaksa rızanız olduğu takdirde kimlik ve ilgili diğer bilgi ve belgelerin değiştirilmesi de mümkündür. Ayrıca hakim, şiddete uygulayan kişiyi uzaklaştırma kararı alabileceği gibi, o kişide bulunan silah varsa onların alınmasını, tedavi görmesini sağlayabilir” ifadelerini kullandı.

Boşanma hakkı

Şıpka son olarak, kadının eşinden şiddet gördüğü veya kişilik haklarının zedelendiği durumlarda ve eşinin, evin, çocukların geçimine katkıda bulunmaması hallerinde boşanma davası açabileceğini vurguladı. Dava açmadan önce de bazı hakların olduğuna değinen Şıpka, konuya şu şekilde açıklık getirdi:
“TMK m. 195 vd. maddeleri gereğince aile mahkemesinin müdahalesi istenebilir. Bu tedbirler şiddet uygulayan eşin konuttan uzaklaştırılması, evin geçimini sağlayacak nafaka ödemeye zorlanması, gerekirse eşin üçüncü kişilerden olan parasal alacaklarının size ödenmesi gibi tedbirlerdir. Örneğin hakim, eşinizin maaşının belirli bir kısmı ya da kira getiren bir malvarlığı varsa onun kira gelirlerinin size ödenmesinin saptanması (TMK m. 198), çocukların geçici velayetinin size bırakılması gibi kararlar verebilir.”

Yorum için tıkla

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir Giriş

Yorum yazın