#

Bursa

Koronavirüsün atık sulardaki varlığı araştırılıyor

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Türkiye’de koronavirüsün dağılımına ilişkin detaylı bilgi edinmek ve olası erken uyarı sistemini geliştirmek amacıyla, Türkiye Su Enstitüsü Başkanlığı koordinatörlüğünde çalışma yapılacağını duyurmuştu. Pilot il olarak İstanbul’un seçildiği projede, 81 ilden ve 250 atık su arıtma tesisinden numune alımları gerçekleşti, 52 tanesinin ise analizleri tamamlandı. Havaların ısınması ve tatil beldelerinin kalabalıklaşması ile birlikte numune alımını turistik bölgelerde yoğunlaştırdıklarını dile getiren Kocamemi, çalışmalardan elde ettikleri güncel sonuçları anlattı.

“İSTANBUL’DA VERİLER HAZİRAN AYINA GÖRE ARTMA MEYİLİNDE”

İstanbul’da Haziran ayında atık su numunelerinde bulunan virüsün, Temmuz ayında artış meylinde olduğunu ifade eden Kocamemi,

“İstanbul’da ilk Nisan ayında numuneleri aldık. Nisan ayında atık sularda konsantrasyonlar düşüktü. Sonra mayıs ayında bu konsantrasyonlardaki yükselişi, vakalar ile birlikte gözlemledik. Haziran ayı itibarıyla vakalarda düşüş oldu, bununla birlikte konsantrasyonlarda da düşüş oldu. Hala biz İstanbul’da rutin numune almaya devam ediyoruz. Şu anki durumu soracak olursanız, İstanbul’da şu an aldığımız örneklerde virüsü tespit edemiyoruz ama tespit etme, etmeme sınırında gibiyiz. Yani şunu söyleyebiliriz, biz her ne kadar bunu şu anda daha atık sularda gözlemlemiyor olsak bile İstanbul’da vaka sayısı artma eğiliminde gibi görünüyor. Virüs konsantrasyonunu atık su giriş numunelerinden çok, İstanbul’da çıkış numunelerinde ve çamurlarda daha kolay takip edebildik. İstanbul’da durum böyle ve hala İstanbul’dan her hafta İSKİ’nin yardımlarıyla belirlenen tesislerden numuneler alınarak, rutin analizler yapılıyor. Eğer vaka sayısında bir artış olursa, biz bunu atık su numunelerinde gözlemeyebileceğimizi düşünüyoruz. Biz şöyle yapıyoruz analizleri, İstanbul’dan tesislerden numuneler geliyor ve ‘qPCR’ analizleri 3 analiz olarak yapılır. Biz bu 3 tekrar yaptığımız analizlerin ikisinde negatif, birinde bir hareket görüyoruz. Biz buna total olarak baktığımızda negatif olarak raporluyoruz ama bize şunu gösteriyor. ‘Burada bir hareket başladı.’ Dedeksiyon limitinin altında gibisin ama dedeksiyon limitini de geçmek üzeresin gibi bir tablo var İstanbul’da. Teorik olarak sorarsanız, dedeksiyon limitinin altındayız İstanbul’da ama hissiyat olarak bakıldığında, haziran ayına göre atık su numunelerinde bu sayıda farklılıklar olduğunu görüyoruz. Negatif ama artma meylinde” ifadelerini kullandı.

BURSA, İSTANBUL VE KONYA’YI TAKİP EDİYOR

Türkiye genelinde ise şu an itibarıyla 81 ilden ve 250 atık su arıtma tesisinden numuneler toplandığını anlatan Kocamemi, “Bunların çoğu İstanbul Pendik Veteriner Araştırma Enstitüsü Laboratuvarında, bir kısmı da Samsun da analiz ediliyor. 81 ilin 52 tanesi tamamlanmış durumda. Tesis olarak bakıldığında da, 250 tesisten 130’u tamamlanmış durumda. Tabii bunlar, Haziran ayını temsil ediyor. Numuneler alındığı gibi analiz edilemiyor çünkü laboratuvar sayısı kısıtlı. Analizlere bakıldığında atık suda SARS-CoV2’yi en yoğun olarak biz bugüne kadar, Konya ilinde gözlemledik. Konya ilini takip eden İstanbul’du. İstanbul ve Konya açık ara diyelim, onları takiben ise Bursa, İzmit, İzmir ve Antalya’nın bazı bölgelerinde virüs konsantrasyonlarına gözlemlenebilir mertebede rastladık. Ama şunu belirtmek istiyorum, gözlemlenemiyor olması virüsün olmadığı anlamına gelmiyor. Tabii ki, bu ölçüm metodunun bir dedeksiyon limiti var. Bu limitin altında olanları biz gözlemleyemiyoruz diyoruz” şeklinde konuştu.

“TURİSTİK OLARAK ANTALYA’NIN BAZI BÖLGELERİNDEKİ ATIK SULARDA VİRÜSE RASTLANDI”

Haziran ayı itibarıyla turistik bölgelerden numune almaya odaklandıklarını dile getiren Kocamemi, “Türkiye genelinde biz şu anda yazlık bölgelere odaklandık. Oralardan rutin olarak analiz almaya başlayacağız. Almadan önce, ilk önce bütün Antalya’yı taradık ve bazı atık su arıtma tesislerinde virüse rastladık. Ama hepsinde değil, çok az bir bölgede. Muğla ve Aydın bölgesinde yani Bodrum, Göcek, Datça, Marmaris, Fethiye, Ölüdeniz bunların hepsinden numuneler aldık. Haziran ayı itibarıyla, bunlar dedeksiyon limitinin altında çıktı. Şimdi önümüzdeki haftadan itibaren bu illerden rutin olarak, numuneler alarak inceleyeceğiz. Ama Haziran ayı itibarıyla, bu bölgelerde atık sularda ciddi anlamda bir SARS-CoV2 konsantrasyonu gözlemlenemedi. Antalya’da ise sadece belirli bölgelerde gözlemlendi. Antalya’nın her yeri o kadar turistik ki, hiçbir yerden fedakarlık edemedik ve en çok numune, İstanbul kadar Antalya’dan toplandı. Antalya’da çok az yerde ve düşük konsantrasyonda çıktı. Ama daha tesisler dolmamıştı. Biz Antalya Su ve Atık Su İdaresi Genel Müdürlüğü (ASAT) ile de iletişim halindeyiz, ‘Daha tesisler dolmadı hocam, dolmadan numuneleri alın. Bir baz oluştursun, tesislerde artış olduğunda gözlemleyebilin.’ Gibi bir yaklaşımda bulunuldu. O baza göre Antalya’da yerli halk ve yazlıkçılar diyelim, onlara göre benim beklediğimin çok altında çıktı. Bodrum’da da dedeksiyon limitinin altında çıktı ama şu anda durum nedir bilmiyorum. Yazlık siteler ve oteller dolmaya başlamış. Haziran ayı itibarıyla tatil beldelerinde kötü bir durum gözlemlemedik” ifadelerini kullandı.

“ATIK SULARDAKİ VİRÜS CANLI DEĞİL”

Çalışmanın önemli bir aşaması olan, virüsün atık sularda ölü mü yoksa diri mi olduğu araştırmalarının devam ettiğini, ancak şu ana kadar çıkan sonucun sevindirici olduğunu vurgulayan Bilge Alpaslan Kocamemi, “Son aşama ise herkesin merakla beklediği aktif-inaktif yani bu virüs atık suda ölü mü yoksa diri mi çalışması. Biz size verdiğimiz en son beyanat sonrasında, SARS-CoV2’yi en yoğun gözlemlediğimiz atık su arıtma tesislerinin girişlerinden, çıkışlarından, çamurlarından, dezenfeksiyon öncesi ve sonrasından numuneler aldık. Bu analizler hala devam ediyor ama yapmış olduğumuz analizlere göre çoğunluğunda bu virüs inaktif çıktı. Ama bu her yerde inaktif olacak demek değil çünkü çalışmalar devam ediyor. Yüzde yüz inaktiftir dememiz için, daha fazla veriye ihtiyacımız var. Ama şu ana kadar çıkan veriler bize, atık suda virüsün canlı olmadığını gösteriyor. Ama bizim grup olarak isteğimiz, atık su arıtma tesislerinin özellikle sulama amaçlı kullanılan çıkış sularında dezenfeksiyonun uygulanması. Çünkü Türkiye’de her tesiste dezenfeksiyon yok, belirli tesislerde var. Bu dezenfeksiyon için hangi metodun uygun olduğu noktasında da biz grup olarak çalışmalar başlattık. Dünyada pek çok metot var, ülkemizde de ağırlıklı olarak ultraviyole kullanılıyor. Bu çalışmanın da çatısı kuruldu” dedi.