Genel
Oruç organlardaki pası temizliyor
Bursa Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi Besin Hijyeni ve Teknolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Tayar, orucun organların pasını sildiğini ve karaciğerin bu dönemde adeta bayram ettiğini kaydetti.

Tayar, yaptığı açıklamada, Ramazan ayı geldiğinde Türkiye’de ve dünyada pek çok kişinin, ramazanda oruç tuttuğunu belirtti.
Ayrıca Müslüman orucu dışında, diğer büyük tek tanrılı dinlerde veya Hinduizm, Budizm gibi çoktanrılı dinlerde ve hatta insanoğlunun eski uygarlık döneminde de orucun hep olduğuna dikkati çeken Tayar, oruç tutmanın belli dönemlerde fizyolojinin detoks olması (arınması) için çok özel bir dönem olduğunu söyledi.
Oruç yanlış tutulduğu takdirde fizyolojide yıkıcı birtakım durumların da ortaya çıkabileceğini dile getiren Tayar, şöyle devam etti:
“Bilinçli tutulan oruç hem bedene hem de ruha faydalıdır. Ramazanın bir yıl boyunca tükettiğiniz tonlarca yiyeceğin kalıntılarının (ağır metaller, antibiyotik ve hormon artıkları) ve yüklendiğiniz ruhsal ağırlıkların temizlenebilmesi için sunulmuş bir fırsat olduğunu unutmamalısınız. Yıl boyu hücrelerimizde biriken çok sayıdaki zehirli kalıntıları vücudumuzdan atacak etkili yöntemlerden birisi de oruç tutmaktır. Oruç bir anlamda organlarımızda biriken pası temizleyerek hücrelerimizin temizlenmesini, tazelenmesini ve hatta cilalanmasını temin ediyor. Oruç sayesinde vücudumuzda depo edilen besin maddelerini harcayarak yerine yeni besinleri yedeklemiş oluyoruz. Bu sayede bir anlamda tüm organizmamızda yenilenme hareketi destekleniyor.”
Orucu can simidi gibi algılamalı
Orucun bir anlamda en eski tedavi metodu olduğunu ifade eden Tayar, “Bugün çoğumuzun bilinçli ya da bilinçsiz uyguladığı perhiz bir anlamda bazı gıdalara karşı oruçlu olmak anlamına gelebilir. Günümüzün yorgun, bitkin ve stresli insanı oruç tutmayı bir can simidi gibi algılamalı. Çünkü bir ay boyu yeme ve içmesinde yapacağı düzeltme bekli de hücrelerinde meydana gelen tükenmişliği biraz azaltacaktır.” dedi.
Tayar, bir tür detoks programı olarak adlandırabilecek oruç ile yaşam enerjisinin arttırılması ve vücudun zehirlerden temizleme işleminin üst düzeyde yapılabileceğini belirterek, şöyle devam etti: “Zinde ve dinç kalma hayalimizi bu sayede gerçekleştirebiliriz. Ramazan ayının ilk günlerinde birçoğumuzun yaşadığı geçici halsizlik, kırıklık, bitkinlik, yorgunluk ve baş ağrısı ise tamamen alışkanlıklarımızın değiştirilmesi ile ilgili olup birkaç gün içinde tamamen geçecektir. Oruç, on bir ay boyunca durmadan çalışan mide ile birlikte tüm sindirim sisteminin, dinlenmeye alınması ve insan vücudunun bir arınmaya tabi tutulması olarak kabul edilebilir. Bilindiği üzere, günlük yaşamda sindirim sisteminde diğer organlara göre hastalık oldukça sık görülür. Bir yıl boyunca dinlenme fırsatı vermediğimiz mide ve bağırsak sistemimiz dinlenir. Karaciğerimiz oruç tutma süresince adeta bayram eder.”
Besinlerin 20 kez çiğnenmesi gerekir
Oruçta, sindirim sisteminin dinlendirilip insan sağlığının korunması esasının göz ardı edilerek hareket edilmesinin, beraberinde birçok komplikasyonu getirebileceğine dikkati çeken Tayar, şunları kaydetti: “Bu nedenle iftar ve sahurda çok ve dengesiz yemek yiyerek vücudumuzu çok daha fazla yormamalı, belirli beslenme kurallarını dikkate almalıyız. Bu ayda aldığımız sıvı gıdaları artırırsak, hamur işleri ve tatlıları biraz azaltmaya çalışırsak, öğün aralarında meyve ve sebzeyle biraz desteklenirsek, hem zinde kalma şansını elde edilmiş olur, hem de kabızlıkla mücadele etmiş oluruz. Sahurda hafif ve sulu gıdalarla beslenmeye çalışalım. Böbrek yetmezliği olanlar, diyaliz hastaları, kalp ve tansiyon hastaları, ameliyat veya ameliyatın nekahat döneminde olanlar, emzirenler, hamileler, grip, zatürree, yüksek ateş, ishal yani mevsimlere göre ani başlayan rahatsızlığı olanlar, en azından hastalıkları döneminde oruç tutmamalılar.”
Tayar, sahurda sindirimi geç olan yumurta, süt, peynir gibi proteinli gıdaların tercih edilmesi, yiyeceklerin beşte ikisinin sahurda, beşte üçünün de iftarda tüketmesinin uygun olacağını belirterek, “Vücut ısısına yakın ısıda ılık bir çorbayla yemeğe başlanması, besinlerin en az yirmi kez çiğnenmesi, katı yağlar yerine sıvı yağlarla yapılan yemeklerin tercih edilmesi ve en önemlisi kepek ekmeği, salata, sebze ve meyve gibi posalı besinlerin tüketimine ağırlık verilmesi de yerinde olur. Gün boyu bu alışkanlıklarından uzak kalan kişi, iftar sonrası gün içindeki açığını kapatmaya çalışmamalıdır.” diye konuştu.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir Giriş