#

Bursa

TMMOB’dan 1980 darbesine ilişkin basın açıklaması

TMMOB Makina Mühendisleri Odası Başkanı Yunus Yener, 12 Eylül 1980 darbesinin 44. yıldönümü nedeniyle bir basın açıklaması yaptı.

TMMOB Makina Mühendisleri Odası Başkanı Yunus Yener’in açıklaması şu şekilde;

12 Eylül Darbesinin Ekonomi Politiğinin Doruğu AKP İktidarıdır!

Bilindiği üzere 12 Eylül 1980 darbesi, IMF ile yapılan anlaşma ve 24 Ocak 1980 ekonomi kararlarının hemen ardından yapılmıştı. Böylece neoliberal döneme geçiş ve kapitalist dünya ekonomisine tam eklemlenme sağlandı. Kamu idari yapısında dönüşümün ve serbestleştirme-özelleştirmelerin önü açıldı, emekçilerin hakları gasp edildi, sendikalar ve örgütlü toplum yapıları kapatıldı. Siyasi partiler önce kapatıldı ardından siyaset yeniden yapılandırıldı. Ülkemizin aydınlık bilinci ve vicdanı olan yüzbinlerce insan gözaltına alındı, işkence sistemli olarak uygulandı, idamlar yapıldı, milyonlarca insan o dönemin izlerini taşıdı. Darbe ile ABD emperyalizminin “yeşil kuşak” projesine hizmet edildi, dinci gericilik ve “Türk-İslam sentezi” desteklendi, laikliğin tasfiyesinin ve bugünkü siyasal İslam rejiminin yolu böylece açıldı.

1961 Anayasasının aksine 1982 Anayasasında yürütme erki güçlendirildi, bu çaba AKP iktidarı ile tepe noktasına ulaştı. 2010 yılında yapılan Anayasa değişikliği referandumunun ardından kuvvetler ayrılığını tamamen yok eden 2017 Anayasa değişikliği referandumu ile 12 Eylül faşizminin halk düşmanı antidemokratik felsefesi doruğuna vardı.

Bu süreçte planlama tasfiye edildi, sanayileşme süreci kesintiye uğratıldı, tarımsal üretim geriletildi, ithalata bağımlı fason üretim hakim oldu. Anayasa, hukuk, kamu idari yapısı, planlama-sanayileşme-kalkınma, mühendislik, eğitim, sağlık, enerji, ulaşım, gıda gibi tüm kamusal üretim ve hizmet alanları ile emekçilerin çalışma koşullarında köklü değişiklikler yapıldı. Esnek/güvencesiz, taşeron çalışma biçimleri ve sendikasızlaştırma yaygınlaştı, kıdem tazminatlarına el koymanın yolu açıldı. Rant rüşvet, yolsuzluk, kayırmacılık ve her düzeyde yozlaşma hakim oldu.

Bu gelişmelerin karşıt cephesinde, emek ve demokrasi güçlerinin faşizm ve gericiliğe karşı mücadelesi hiç dinmedi. İşçi, kamu çalışanı, çiftçi, emekli, genç-yaşlı tüm halk, bugünlerinin ve geleceğinin karartıldığını görüyor. Sömürü ve rant ekonomisinin gerici-dinci ideolojilerin takviyesiyle doğallaştırmaya çalıştığı işçi, kadın, çocuk cinayetlerinin, şiddetin, işsizliğin, yoksulluğun yayılması ve doğal afetlere hazırlıksızlığın neden olduğu toplumsal sorunlar artık halk tarafından tepkiyle karşılanıyor.

Ülkemizdeki mevcut durum, emek ve demokrasi güçlerinin önüne birlikte mücadeleyi, kaybedilen her şeyi daha üst boyutlarda yeniden kazanmayı, emeğin ve bilimin aydınlatacağı başka bir Türkiye için mücadele görevini koymaktadır. Toplumsal ihtiyaçları temel alacak kamucu politikaların hakim olduğu bağımsız, demokratik, laik, sanayileşmiş, kalkınmış, tam istihdamı sağlamış, barış ve kardeşlik içinde bir Türkiye’ye ancak böylece ulaşabileceğiz.