#

Gündem

Van Gölü büyük tehlike altında

Van Gölü’nde, küresel iklim değişikliği ve hava şartlarına bağlı olarak son yıllarda önemli oranda su kaybının yaşanması yöre halkını endişelendiriyor. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, küresel iklim değişikliğine bağlı olarak göldeki su seviyesinde geçmişteki gibi yükselmelerin yaşanmayacağını, tam aksine önümüzdeki 50-100 yılda gölün alanının giderek küçüleceğini söyledi.

Edremit ilçesine bağlı Enginsu Mahallesi sınırlarında bulunan Van Gölü’nde, son yıllarda küresel ısınma tehlikesi yaşanıyor. Önemli oranda su kaybının yaşandığı, su seviyesinin bir metreye düştüğü gölde, kıyı kesimlerinde 200 metrenin üzerinde yatay çekilme yaşanırken, daha önce gölde görünmeyen balıkçı teknesi karaya oturdu. Göldeki su çekilmesi, bölgede tarım ve hayvancılık yapan yöre insanını endişelendirirken, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, küresel iklim değişikliğine bağlı olarak göldeki su seviyesinde geçmişteki gibi yükselmelerin yaşanmayacağını söyledi. Göllerin su seviyesinin mevsim şartlarına bağlı farklılık göstermesinin normal olduğunu belirten Prof. Dr. Alaeddinoğlu, geçmişe kıyasla bu seviye oranlarında ciddi değişikliklerin olduğuna işaret etti.

‘KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ BÜTÜN DÜNYANIN TEMEL SORUNU’

Küresel iklim değişikliğinin bütün dünyanın temel sorunu olduğunu anlatan Alaeddinoğlu, şunları söyledi:

“Şu an içine girdiğimiz yüzyıl, bu sorunu en somut biçimde göreceğimiz ve bir şekilde dünyayı daha yaşanabilir olmaktan çıkaracak sonuçlarla karşı karşıya kalacağımız bir yüzyıl olacak. Dünya, her geçen gün giderek ısınıyor ve bu ısınmaya bağlı olarak dünyanın ekolojik dengesi çok ciddi derecede bu olumsuzluktan etkileniyor. Tabi bu olumsuzluk şüphesiz okyanusları, denizleri etkilediği gibi, daha çok iç gölleri, yani kapalı gölleri etkiliyor. Yani denize ya da dışarıya akışı olmayan kapalı havzalardaki gölleri etkiliyor. Geçmişte de kapalı göllerin şöyle bir özelliği vardı. Su sevileri yıl içinde, yağışlı dönemlerde yükselir, yağışın az olduğu yaz aylarında da yağışın azlığına bağlı olarak düşüş oluyor. Küresel iklim değişikliği aslında yağışın miktarında değişime neden olmadı. Fakat yağışın şeklinde, mevsimler arası o geçişgenlikte, yıl içindeki o periyotlarda bulunan farklılıklarda meydana gelen birtakım ciddi ve radikal değişiklikler var. Ancak, toplam miktar olarak havzaya düşen yağış oranı çok ciddi bir değişikliğe uğramadı. Küresel ısınmaya bağlı dünyanın daha fazla ısınmasıyla birlikte yaşanan şey, artık buharlaşma. Yani geçmişteki buharlaşma yüzde 20, 30 yer yer 40’a varan bir artış kaydetti. Düşen yağış aynı, ancak buharlaşma daha fazla olduğu için düşen yağış buharlaşarak atmosfere tekrar geri dönüyor. Havzada kalmıyor. Göllerdeki seviye farkları da buna bağlı olarak, bugün bir metreye, hatta zaman bir metreyi aşan yıllık periyotlara işaret ediyor.”

‘GÖLDE, YATAYDA 200 METRE ÇEKİLME VAR’

Dikeydeki bir metrelik periyotların, yatayda çok daha fazla olduğunu söyleyen Prof. Dr. Alaeddinoğlu, Edremit ilçesine bağlı Enginsu Mahallesi sınırlarında bulunan Van Gölü’nde de böyle bir durumun söz konusu olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Alaeddinoğlu, “Bu mahallede akarsu var. Bu akarsu şüphesiz göle malzeme taşıyor. Gölün kara ile birleştiği yer de bir sığlık yaratıyor. Bu sığlık bir metrelik periyotların çok daha bariz görünmesine neden oluyor. Burada yatayda 200 metreyi bulan bir çekilme var. Hatta ekim ayında şu an gördüğümüzden daha da ileriye gölde çekilme yaşanacak. Bu olağan bir şey mi? Hayır değil. Küresel iklimin yarattığı, küresel ısınmanın yarattığı bir sonuç. Bu sonuç şüphesiz bir çok olumsuzluğa neden oluyor. Her şeyden önce göl sularının yok olması ve karaya dönüşmesine neden oluyor. Bu da Van Gölü’nün alanın küçülmesine neden oluyor” dedi.

‘VAN GÖLÜ’NÜN ALANI GİDEREK KÜÇÜLÜYOR’

Küresel ısınmanın sadece alanın küçülmesine değil, gölün kimyasal ve biyolojik yapısında da değişiklere neden olduğunu belirten Prof. Dr. Alaeddinoğlu, “Bu yapı aynı zamanda canlı hayatını da olumsuz yönde etkiliyor. Van Gölü, kendi içinde bulunduğu havza için tek değil, aslında hem Doğu, hem Güneydoğu Anadolu için bir havza niteliğinde. Yaptığımız tahmin ve öngürülerde şu şekilde seyrediyor. Bir kaç yıl iyi bir kuraklık yaşayabiliriz. Yağış, normal düştüğünden çok daha fazla düşebilir. Dolayısıyla göl de iki metre aşağıya doğru inebilir. Bu hepten kuraklık anlamına gelmiyor. Her 20-30 yılda gölün seviyesi gittikçe aşağıya doğru bir trend içine girmiş. Bu ne anlama geliyor. Kısa vadede göllerde azalmalar, çoğalmalar gerçekleşecek. Ama işte 50-100 yılllık periyotlarda göl suyu sürekli aşağıya doğru trend izlenecek. Bu sadece buraya has bir durum değil. Dünyanın farklı yerlerinde de farklı durumlar yaşanıyor” diye konuştu.

‘VAN GÖLÜ, ŞU AN TEHLİKE ALTINDA’

Tehlike altında olan Van Gölü’nün taşıma su ile döndürülemiyeceğini de söyleyen Alaeddinoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Burada yağan yağış suları sadece burayı besliyor. Bu alandaki buharbaşma, gerçek bir buharlaşma. Van Gölü şu an tehlike altında. Uzun vadede Van Gölü, çok ciddi bir tehdit altında. Belki bunu 20 yıl ciddi bir tehdit olarak görmeyeceksiniz. Ama uzun yıllar, burası maalesef sürekli seviye kaybedecek. Geçmişte sonbaharda yağışlar ekimde başlıyordu, kış aylarına kadar yoğunlaşıyordu. Ama şu an öyle değil. Sohbaharda düşen yağışlar artık kış ve ilkbahara kalmış. Kar şeklinde düşen yağışlar da büyük şekilde sağanak yağmur şeklinde oluyor. Bu aslında Van Gölü için değil, havzadaki bütün yerleşik alanlar için bir tehdit oluşturuyor.Çünkü buharlaşma sadece Van Gölü’ndeki su seviyesinin yok olmasına veya bu alana kaybetmek gibi ilişkili bir şey değil. Bu havzada yaşayan insanların içme ve kullanma suyunu da tehdit ediyor. Hızlı buharmaşmadan kaynaklı o akarsuların hızlıca göle dökülmesi, aslında çiftnin su ihtiyacını da Van Gölü’ne aktarıyor.”